Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin referanduma sunulmasının
kesinleştiği günlerde, ekonominin öncelikli gündem maddesi, "Kur
artışını, faiz silahı ile durdurma" tartışmalarıydı. O günlerde,
azınlıkta kalan bizler, "Faiz, öne sürüldüğü gibi tek ve mutlak
ilaç değildir. Kullanılacak çok enstrüman var" tezini savunuyorduk.
Gelinen noktada, kurda istikrar ve geri çekilme sürecini yaşıyoruz.
Tabii, Kasım 2016'dan bu yana piyasalarda gözlenen oynaklıkların ve
Türkiye'ye çekilen operasyonların faturası bugünlerde çıkıyor.
Referandum sandığını, ekonomi ve geçim şartları üzerinden manipüle
etmeye çalışanların sesinin çok çıkmasında bu arka plan
kurgularının da etkisi olduğu muhakkak.
***
Peki, "Kurdaki gelişmeler bundan sonra nasıl olacak?" diye
sorulacak olursa...
Her zaman olduğu gibi kurla ilgili rakam vermek hem mümkün değil
hem de doğru değil.
Kaldı ki Merkez Bankası'nın da bir "kur hedefi yok." Yani, "Kur,
şuraya çıkarsa veya şu seviyeye inerse Merkez müdahalede bulunur"
tarzı bir hüküm verilmesi söz konusu değil.
O zaman, gerçekçi olarak bir başka soruya cevap bulmamız
gerekiyor:
"Merkez Bankası, döviz talebini yönetmek için ne yapıyor?"