Faiz prangası biraz gevşetilince Türkiye ekonomisinin nasıl dinamik büyüme performansı sergileyebildiği artık daha iyi anlaşılıyor. Kuşkusuz, sadece "özel tüketim" kaynaklı büyümeden bahsetmiyoruz. Ama toplam büyüme için mutlaka iç tüketimin uyarıcı etkisinin gerekli olduğunu savunuyoruz. Kaldı ki TÜİK'in resmi verilerinin yanında İstanbul- Ankara- Adana yolundaki kamyon trafiğini izleyenler bile, ekonomideki canlılığı kolaylıkla fark edebiliyorlar. Şurası çok açık... Ülkenin geleceğine güven olmazsa üretim olmaz.
Üretim olmazsa haliyle tüketim de olmaz.
Tüketim olmazsa nakliye hiç olmaz!
***
Ekonomi yönetimi üzerinden "iki başlılık" senaryolarının yazıldığı, "belirsizlik" algısının pompalandığı bir ortamda, terör baskısı ile bozulan moralleri ve toplumdaki negatif havayı dağıtan "iki önemli çapa" söz konusu.
Birincisi, Cumhurbaşkanı ile Hükümet'in uyumu.
İkincisi, "yapısal reform ajandasına" bağlılık. Yani, ekonomiyi maceraya atacak hiçbir oldubittiye fırsat vermemek.
Ayrıca seçim öncesinde taahhüt edilen ve 6 ay gibi kısa sürede yerine getirilen vaatlerin finansmanına odaklanmak.