Ekonomi, rakamsal verilerin işaret ettiği somutluk kadar aynı
zamanda "moral ve güven" alanıdır. Türkiye, küresel şartların da
zorlaması ile "büyümeyi yönetmeye çalışan ülke" görünümündedir.
Ekonomi küçülmemekte fakat düşük oranlı büyümenin sorunları ile baş
edilmeye çalışılmaktadır.
Büyümenin sandıkla ilişkisi, Türkiye tecrübesinde açık
gerçekliktir.
Siyasal iktidarları, sandık dışı yollarla bertaraf etmek isteyen
her türlü odağın, ilk baktığı alan ekonomidir. Ekonomide istikrar
ve geleceğe dair inanç varsa, seçmeni manipüle etmek kolay
değildir. İşte bu nedenle son günlerde "bilinçli karamsarlık
havası" yayılmaktadır. Bu tuzağa düşülmemelidir!
Türkiye ekonomisi, "özgüvenini kaybetmeden yeni bir başarı öyküsü
yazmanın" arifesindedir. Her zaman olduğu gibi her şey güllük
gülistanlık değildir. "Yapılacak çok iş, telafi edilecek çok konu,
yapısal reform bekleyen çok mesele vardır."Ama tüm bunların ön
şartları, "güçlü siyasal iktidar, ehliyetli kadrolar ve güven veren
hukuk sistemidir!"