Doğru zamanda verilen, doğru kararlar bir ülkenin kaderini tayin eder. Türkiye, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, gerektiğinde her türlü riski üstlenerek "ekonomide, savunma sanayiinde, kamu yönetiminde, dış politikada" akılcı kararlar vermese idi, bugün ne Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı başarılabilir ne de beka sorunları ile başa çıkılabilirdi.
Kendi ayakları üzerinde duran, iç ve dış şoklara karşı dirençli ekonomik yapı, yerli ve milli savunma, anayasa ve TSK reformu, diplomaside düne takılmadan günün şartlarına göre rasyonel işbirliklerinin tercih edilmesi... Bütün bunlar, ülkemizin büyük sınamalara rağmen ayakta kalabilmesinin, yarınlara yürüyüşünün teminatları. Kuşkusuz, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi, darbenin bertaraf edilmesi için ödenen bedeller, OHAL kapsamında alınan önlemler, terörün siyasi, bürokratik, finansal ve medya ayağına yönelik operasyonlar, bilhassa uluslararası kamuoyunda Türkiye karşıtlarını yeniden harekete geçirdi. Eğer Türkiye, anlamak isteyenlere meramını anlatabilir, toplumsal bağışıklığını ve barışını koruyabilirse, bugün düşmanlığı seslendiren koro, yarın Ankara ile işbirliğinin yollarını aramak zorunda kalacak! Yeter ki dik durmasını bilelim!