23. Dünya Enerji Kongresi'ne İstanbul ev sahipliği yapıyor.
Küresel politikalara, hatta savaş ve barışlara karar veren "enerji denklemine" Türkiye zemininde çözüm aranması çok ama çok önemli.
Dünyanın her köşesinden 10 binin üzerinde delegenin katıldığı, enerji devlerinin buluştuğu zirve Türkiye için birkaç açıdan kritik...
Suriye ve Irak'ta enerji kaynaklarını merkeze alan haritaların çizildiği, askeri güçlerin konuştuğu bugünkü ortamda enerji zirvesi hem bölgemizde olup bitenlerin güncel arka planına inmek hem de Ankara'nın net pozisyonunu ilk ağızdan anlatmak bakımından eşsiz fırsatlar sunuyor. Türkiye'nin hemen sınırlarının bitişiğindeki enerji kaynakları ile dost ve akraba toplulukların kaderlerini belirleme sürecine kayıtsız kalması düşünülemez. Hele hele Irak ve Suriye kaynaklı güvenlik risklerinin bedelini çok ağır şekilde ödemeye devam ediyorken...
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in zirve kapsamında İstanbul'a gelmiş olması da bir başka dikkate değer husus. Türkiye-Rusya normalleşmesinin temelini oluşturan "enerji işbirliği" pekiştikçe, uluslararası sistemin alışılmış bloklarında yeni sorgulamalar başlayabilir. Ayrıca Suriye'deki krizin, bilhassa Halep'teki insanlık dramının çözülmesi noktasında, iki ülkenin daha fazla yakınlaşması mümkün olabilir. En azından, Fırat Kalkanı Harekâtı'nın uç sınırında Türk ve Rus askerlerini provokatif biçimde karşı karşıya getirme planları bozulabilir.
Yakın zamana kadar petrol ve doğalgaz boru hatları için "geçiş ülkesi" konumundaki Türkiye'nin, "yeni pozisyon alma biçimi" daha görünür kılınabilir.
Bir başka anlatımla, enerji hatlarının kavşağındaki Türkiye, sadece transit ülke olmakla kalmayıp, enerjinin üretildiği yerlerde de pay veya söz sahibi olma hedefini tahkim edebilir.