Türkiye, güncel olarak ABD'nin vizeleri askıya alma kararına
odaklanmışken, Erbil ve İdlib'deki gelişmeler de sıcaklığını
koruyor.
Amerikalı sözcüler diplomatlarına ne kadar sahip çıkarsa çıksınlar,
Büyükelçi John Bass'ın Ankara'yı önyargılı okumasından kaynaklanan
hatalı yorumlarının iki ülke arasındaki krizin tetiklenmesinde
hatta alevlenmesinde rolü olduğu göz ardı edilemez.
Umarız ve dileriz ki yeni ABD Büyükelçisi, Bass'ın bıraktığı kötü
mirasın izlerini hızla siler, FETÖ ve YPG gerçeğini tam olarak
kavrayıp, 15 Temmuz darbe girişiminin Türk toplumundaki anlamını
doğru değerlendirmeyi başarır!
Yazımızın ana konu başlıkları ile devam edecek olursak...
Bilindiği gibi Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin gayrimeşru
referandumu, Ankara'da büyük tepkiye yol açtı hatta "bölge barışına
ihanet ve dostluk ilişkisine karşı nankörlük" olarak
değerlendirildi. Barzani ve kurmayları, yaklaşık iki haftadır
Türkiye ile temas kurmayı denemekte ve eli boş dönmekte. Peki,
"Ankara, Barzani'yi hangi şartlarda yeniden muhatap alabilir?"
Resmi açıklama, referandumun iptali ön koşuluna bağlı. Lakin "ara
formüller" de yok değil. Örneğin, Barzani yönetimi referandumun
sonuçlarını fiilen askıya alır, yani uygulama yönünde ileri adımlar
atmaz ve Bağdat'taki merkezi yönetimle Irak Anayasası çerçevesinde
müzakerelere başlarsa Ankara'nın tavrı değişebilir. Bir başka ifade
ile Ankara, referandumla elde edilmek istenen sonuçların Irak'ın
birliği içinde aranmasına ve Kerkük'ün özel statüsünün korunmasına
ilişkin bir hamleyi karşılıksız bırakmayabilir.