Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, 11.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le önceki akşam gerçekleştirdiği
baş başa görüşme merak uyandırdı. Aslında "rutin olması gereken"
ziyaretin, ülkenin iç ve dış güvenlik şartları ile AK Parti
dinamikleri dikkate alındığında özel anlam kazanması da doğal.
Görüşme ile ilgili bazı detayları paylaşmadan önce bir hususun
altını çizmekte yarar var. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gül'le
ilişkilerinde her zaman özenli ve nazik olmaya, görüş ve
önerilerine değer vermeye, bu tutumunu da hissettirmeye gayret
etti. Kökü derinlere uzanan değişik örnekler bulunsa da yakın
tarihte Erdoğan'la Gül arasında üç önemli kırılma yaşandığı da bir
gerçek. Gezi Olayları ile başlayan, 17-25 Aralık darbe girişimine
yaklaşım farklılığıyla belirginleşen, Gül'ün aktif siyasete dönme
niyetini açıklamasına rağmen AK Parti olağanüstü kongresinin
toplanma zamanlaması ile netleşen yol ayrımı, halihazırda yeni bir
kavşakta buluşmuş da değil. Ama bütün bunlar Erdoğan ve Gül'ün, iki
devlet adamı tecrübesiyle buluşmasını, Türkiye ve bölge meseleleri
hakkında geniş ufuk turu yapmasını engellemedi, engellememeli
de...
Gelelim aktarılanlara... Davetin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan
geldiği belirtiliyor.
Esasen, Sn. Gül'ün Ankara'ya geleceği önceden biliniyormuş.
Cumhurbaşkanlığı protokol yönetimi, önceki cumhurbaşkanlarının
Ankara veya bir başka ildeki seyahat trafiğinde veya olası ihtiyaç
planlamasına katkı bağlamında bilgi sahibi olabiliyor, gerektiğinde
devreye girebiliyormuş.