Bugünlerde Ankara'da en fazla kafa yorulan konuların başında
FETÖ'nün, 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki olası hamleleri ve
zamanlaması geliyor.
Esasen FETÖ'nün devletteki orta katman bürokratik yöneticilerinin
büyük ölçüde deşifre ve tasfiye edildiği belirtiliyor. Mali
kaynaklarının kurutulmakta olduğu, uluslararası arenada da kısmen
farkındalık meydana getirildiği düşünülüyor.
Tabii, örgütü olduğundan büyük göstermemek ve örgüt liderinin
ABD'den iadesi noktasında da stratejik hareket etmek gerekiyor.
Amerikan derin devletinin FETÖ'nün kurucusu ve yöneticisi Gülen'i
iade etme pazarlıkları sırasında, küresel sistemde yedekten
getirip, oyuna süreceği yeni oyuncuyu belirlemek için taktik
hamleler yapabileceği varsayılıyor. Tabii bu vesile ile şu hususu
da hatırlatmakta fayda var.
"Türkiye posta koydu, ABD Gülen'i iade etti", "Washington,
Ankara'nın baskısı karşısında pes etti" tarzı algılar, iade için
atılabilecek ileri adımları geciktirebilir. Yani... Süper güç
olarak ABD, Ankara'nın racon kesmesine tahammül edemeyebilir. Buna
karşın, darbede parmak izi bulunan ABD, Türkiye'de yerleşen
Amerikan karşıtlığının yeni dünya düzeninde yeni işbirlikleri
arayışının da farkında. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın, Türkiye
temasları sırasında bilhassa vurguladığı, "Türkiye'nin, ABD'den
daha iyi dostu yok" ifadesini, "Konjonktürel, bölgesel yeni
ittifaklara fazla bel bağlamayın; yarın, yine bize ihtiyacınız
olur. ABD'yi, bir başka devletle ikame etmeye çalışmayın" mesajı
olarak da okumak mümkün!