ABD yönetiminin, müttefiklik ilişkisine suikast düzenlercesine
10 Ağustos'ta başlattığı Türkiye'ye dönük ekonomik saldırı, 2.
Dünya Savaşı sonrasında kurulan küreselleşmeyle kemikleşen
adaletsiz finansal sistemin sonunun geldiğini de ilan etmiş
oldu.
ABD'ye ve rezerv para olan dolara yönelik güvensizlik, ülkeleri ve
bölgesel birlikleri yeni önlemler almaya zorladı. Böylece
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dış siyasi alanda başlattığı "Dünya
5'ten büyüktür" kampanyası, uluslararası mali arenada da "Dolara
alternatif güvenilir ödeme araçları arayışını" hızlandırdı.
Türkiye'de kur türbülansı olarak yaşanan bu süreçte, bazı noktalara
işaret etmiştik. Mesela... Fiyat katılığı olan eğitim ve sağlık
başta olmak üzere hizmetler sektörünün regülasyonu, milli para
kullanımının teşviki, döviz geliri olmayan kurumlar için dövize
dayalı borçlanmanın sınırlanması, girdisi döviz olan sektörlerde
yeniden yapılanma, içeride üretilmesi mümkün olduğu halde ithal
edilen ve cari açık yaratan ürünlere dönük odaklanma, suni kur
artışını fırsat bilen vicdansızlarla mücadele, stokçuların oyunu
bozma ve devletin düzenleyici, denetleyici rolünü gerçek manada
sahaya yansıtma...
Sevinerek gördük ki... Başkan Erdoğan da önceki gün katıldığı TESK
Genel Kurulu'nda ve dün AK Parti il Başkanları toplantısında aynı
noktalara değindi. Ayrıca, kamu harcamalarında verimlilik, yatırım
önceliklerini gözden geçirme, kaynak kullanımında etkinlik gibi
hususları da vurguladı.
Yüksek faize ilişkin hassasiyetini yineledi.
Bankaları, elini taşın altına uzatmaya çağırdı. "Üretim, üretim,
üretim" dedi. İşte bu nedenle görünür gelecekte şu üç husus önem
kazanacak:
1- Orta Vadeli Ekonomik Program'a sahip çıkılması ve programı
zayıflatmaya dönük iç ve dış ataklara karşı tavır
geliştirilmesi.
2- Devletin, "Kadife eldiven içindeki demir yumruğunun" temelleri
sağlam ekonomiyi fiyat ve kur spekülasyonlarıyla boğmaya
çalışanların tepesine indirilmesi.
3- Yeni sözleşmeler yapılır veya fiyat verilirken "geriye yönelik
endeksleme alışkanlığının" hortlamasına müsaade edilmemesi.
Yani, 2019 için öngörülen enflasyonla uyumlu piyasa davranışının
hâkim kılınması, olağanüstü şartlardan kaynaklanan 2018
enflasyonunu sonraki yıllara taşıma eğilimlerinin ise
kırılması!