Okan Müderrisoğlu Sabah Gazetesi

Gıda tedarik zincirine büyük gözaltı...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kurucusu olduğu AK Parti'nin başına dönmesi, 2017 yılının ikinci yarısı ve 2018 yılını kapsayan yeni bir "Yol Haritası" hazırlanacağını...

06 Haziran 2017 | 732 okunma

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kurucusu olduğu AK Parti'nin başına dönmesi, 2017 yılının ikinci yarısı ve 2018 yılını kapsayan yeni bir "Yol Haritası" hazırlanacağını açıklaması piyasaları heyecanlandırdı. Türkiye'nin önünde 2019 yılına kadar uzanan "seçimsiz dönem" bulunması, ekonominin öncelik kazanması, programın yenileneceği algısı, gündemi pozitif etkiledi. "Yeni bir öyküye ihtiyaç var" diyen küresel yatırımcılar da dikkatlerini Türkiye'ye çevirdi.
Nitekim son onbeş gün içinde Ankara, uluslararası yatırımcıların ziyaret merkezine dönüşmüş durumda. Ekonomi yönetiminde kimlerin görev alacağı, kabinenin ne zaman değişeceği, yeni ekonomik programın çerçevesi ana merak konuları. Başlangıçta kısa vadeli sermaye hareketlerine yatkın fonların ilgisi ile başlayan bu süreç, şimdilerde uzun vadeli yatırımcıların ciddi görüşmeleri ile devam etmekte.

*** Bugün için temel soru, ekip ve programın kapsamıyla ilgili. Bir yandan yapısal çözümler üretilmesi diğer yandan konjonktürel sorunların çözülmesi gerekiyor.
Ve ister istemez 18 aylık süre içinde sonuçlanacak işler öncelik kazanıyor. İşte bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'de katıldığı ilk MKYK toplantısında, ölçüyü net biçimde söyledi:
"Vatandaşın günlük hayatına doğrudan etki edecek, şartlarını iyileştirecek ve memnuniyetini artıracak icraatlar." Bu vesile ile belirtmek gerekirse, Bakanlıklardan beklenen 6 aylık ilk program, bilinen projelerin özetlenmesinden veya alt alta sıralanmasından ibaret olmayacak.
Onlar zaten bütçenin içinde olan hususlar. Önemli olan, toplumun farklı kesimlerini yakalayan iş ve işlemler.
Üstelik bunların öyle mega projeler olması da şart değil. *** Hali hazırda ekonominin hassas meselelerinin başında "fiyat istikrarı" geliyor.
Yani enflasyon odak noktası olmaya devam ediyor. Bu başlık altında ise "gıda fiyatlarındaki oynaklık" ana sorun.
Peki, eskisinden farklı ne oluyor? Aslında çok şey. Örneğin,
Vatandaşın tüketim harcamalarında geniş yer tutan 20 temel ürün ve gıda maddesinde fiyat spekülasyonuna geçit verilmeyecek bir mekanizma kuruluyor.
Türkiye'de, arz açığı olan dönemlerde, bazı tarım ürünlerinin ihracatına sağlanan navlun desteğinin belli takvim aralıklarında aşağıya çekilmesi, böylece iç pazarda fiyat-miktar dengesi kurulması hedefleniyor.
Türkiye'nin en büyük 5 büyük tedarikçisi rekabet incelemesine alınıyor. Yani, anlaşmalı fiyat oluşumu, bölgesel pazar paylaşımı, hakim durumun kötüye kullanılması gibi ölçütlerle tek tek değerlendirmeler başlıyor.
Böylece ne mi olacak?
Öteden beri söylediğimiz gibi "sivri biberin fiyatı arttı diye faizleri artırma baskısı doğmayacak!"
Özetle...
Türkiye, enflasyonu ve mali disiplini önceleyen, finans sektöründe istikrarı gözeten, büyümenin önündeki engelleri kaldıran, ortalama vatandaşı merkeze alan yeni bir ekonomik fırsat penceresi açıyor.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekonomiye dair kısa Notlar... 21 Kasım 2024 | 440 Okunma Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... 20 Kasım 2024 | 173 Okunma G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... 19 Kasım 2024 | 268 Okunma AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! 16 Kasım 2024 | 197 Okunma Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? 14 Kasım 2024 | 1.415 Okunma