Suriye'nin kuzeyinde, Fırat'ın doğusunda ABD'lilerle güvenli
bölge tesis etme çalışmaları sürerken, meselenin askeri müzakere
boyutunun hâlâ sıcak gelişmelere açık olduğunu akıldan çıkarmamak
lazım. Türk-Amerikan ilişkilerinin, tarihte eşine ender rastlanır
büyük sınamadan geçtiği bugünlerde, Ankara'nın "barış koridoru"
olarak tanımladığı o alanda zor da olsa asgari müştereklerde
buluşulması kuşkusuz önemli. Lakin ABD'ye ne kadar
güvenilebileceğine dair soru işaretleri henüz ortadan kalkmış
değil.
Nitekim...
Milli Savunma Bakanlığı'ndaki görüşmelerde, Pentagon'dan gelen
heyet, "Türkiye'nin güney sınırlarına ilişkin haklı güvenlik
kaygılarını" anlıyoruz diyerek söze başladığında... Türk
Genelkurmayı'nın iki kritik noktadaki hatırlatması, sürecin ne
kadar zorlu seyredeceğinin de ipuçlarını içeriyor.
Generaller, mevkidaşlarına "Eğit-Donat" programının işletilmemesini
ve ABD'nin bölgesel ortak olarak terör örgütü YPG'yi seçmesinin
büyük hata olduğunu vurgulayarak konuşmaya başlıyor.
Ardından, Münbiç'teki uzlaşmaya rağmen, terör örgütü unsurlarının,
bu Arap kentini boşaltmadıklarını, ortak devriye faaliyetlerine ve
iki ülke subaylarının birlikte eğitim almasına rağmen oyalama
taktiğinden vazgeçilmediğini anlatıyorlar.
Tam da bu nedenle; Suriye'nin kuzeyinin bir terör koridoruna
dönüşmesine, ne pahasına olursa olsun izin verilmeyeceğinin altını
çiziyorlar.
Günün sonunda...
ABD tarafı, Başkan Trump'ın 32 km derinliği tarif eden (20 mil)
güvenli bölge sözüne karşın, konuyu getirip dar bir alana
sıkıştırmayı tercih ediyor. 4-5 km ile başlayan haritalarda,
gelinen aşamada şimdilik 15 km derinliğe kadar inilmesi mümkün hale
geliyor. Hatta Amerikalılar, iki ülke askerlerinin söz konusu
alanda birlikte rol alacağı bir modeli kurgulamayı da
sürdürüyor.
Peki, "15 km'nin altı ne olacak?"
Veya... "Güvenli bölgeye bir taciz atışı, saldırı gerçekleşirse ne
yapılacak?"
Bu hassas başlıklarda, açıkça taahhüt edilen hususlar kadar, biraz
da ortak komuta merkezinin ve diplomasinin işleyişine göre
özellikli gelişmeler yaşanacağı anlaşılıyor.
Öyle ki...
Pentagon, terör örgütünün elindeki ağır silahların toplanacağı
sözünü güçlü bir şekilde yine kayda geçiriyor. Sınıra yakın terör
mevzilerinin imhası, silahlı unsurların iç kesimlere çekilmesi gibi
konularda da Türkiye'nin beklentisi ile uyumlu tavır sergiliyor.
Bir adım öteye giderek, güvenli bölgeyi hedef alan saldırılara
karşı Ankara'nın meşru müdafaa hakkını kullanması, gerektiğinde
sıcak takibe başlaması gibi kritik eşiklerde engel de çıkarmıyor.
Ortak keşif uçuşuna, İHA'ların bölgeyi denetlemesine hemen "evet"
diyen ABD, kuzey Irak'ta olduğu gibi Türk savaş uçaklarının terör
hedeflerine hava harekatı düzenlemesi seçeneğinde ise hâlâ ayak
sürüyor.
Özetle...
Suriye'nin kuzeyinin terörden arındırılması, Ankara'nın siyasi,
ekonomik ve askeri açıdan güçlü-istikrarlı olmasına bağlı.
Neticede...
ABD askerleri er ya da geç Suriye'den çekilecek. Ve bu bölgenin
kadim unsurları baş başa kalacak. Terör kartı açmaya yeltenenin her
şart altında eli kırılacak!