24 Haziran seçimlerinin kampanya dönemi de gösterdi ki muhalefet
bloğu, siyasi kapasitesinin ve kabiliyetinin ötesinde bir çizgi
takip ediyor. Bir yandan değişik argümanlarla Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan'ı hedef alırken diğer yandan parlamentoda çoğunluğu ele
geçirmek üzere kompleks bir taktik izleyebiliyor. Siyasi pot
kırdıklarında ise çabuk manevra yapabiliyor. Örneğin, Erdoğan
dönemindeki yatırımlara karşı "yıkıcı" üslupla işe başlıyor, sonra
kurnazca "restorasyon dönemi açacağız" diyebiliyor. Veya HDP adayı
Selahattin Demirtaş'ı tamamen siyasi malzeme üretmek üzere
cezaevinde ziyaret edebiliyor, tepkiler gelince "demokrasi" (!)
şemsiyesinin altına sığınıveriyor.
Millet İttifakı olarak ortaya çıkan üç parti CHP, SP, İyi Parti
neden HDP'ye mavi boncuk dağıtıyor dersiniz? SP ve İyi Parti'nin
söylem düzeyinde, CHP'nin ise alanda el altından işbirliği ile
süren bu ilgisi şaşırtıcı mı? Yani, birbirlerine karşı muhalefeti
erteleyen ve Erdoğan karşıtlığı ortak paydasında buluşan bu
partiler, HDP'yi demokrat oldukları için mi önemsiyor yoksa yine
bir siyasi mühendislik faaliyetinin uzantısı olarak mı? Siyasi
mühendislik derken, HDP'yi olduğundan büyük gösterme, gerekirse oy
yönlendirme ve mağdur gibi sunma çalışmalarından söz ediyoruz.
Pek sanmam. HDP'yi, artık bir demokrasi ürünü görmek mümkün değildir. Bu parti ve yöneticileri, terör örgütü PKK ve türevlerinin siyasi uzantısı olduklarını inkâr etmemektedir. Yakın tarihte, terör örgütünün silahtan arındırılması, örgütün lider kadrosunun tasfiyesi, demokratik siyasete alan açılması rolüne de soyunan HDP, ikircikli tutumu ve çift gündemli ajandası ile kendini bitirmiştir. HDP'ye, demokratik siyasi yaşamın vazgeçilmez unsuru bir siyasi parti gözüyle bakmak çok güçtür. *** Kritik soru şudur: "HDP, barajı aşarak mı Türkiye'ye katkı sağlar, yoksa baraj altında kalarak mı?"
Bana göre, Kürt kökenli vatandaşları, demokratik siyasete sadık kılacak, siyaseten kendini ifade etmesini sağlayacak yeni kurumsal temsilcilere ihtiyaç vardır.
AK Parti, Kürt kimliği ile var olan geniş kitleleri hem doğuda hem de batıda toparlayarak Ankara'da buluşturmayı başarmıştır. HDP ise ayrılıkçı Kürt hareketinin, demokrasinin nimetlerinden yararlanarak, devlete ve millete şantaj yapmasının aracı olmaktan öteye geçememiştir.
Gelinen noktada... HDP'ye alternatif Kürt siyasi hareketine olan ihtiyaç gün gibi ortadadır. PKK'nın güdümünden uzaklaşmış partilerin doğması, yeni yönetim sisteminin şartları ile de uyumlu sonuçlar verecektir.
HDP'nin barajı geçmesi eski düzenin devamı, baraj altında kalması ise Kürt siyasetinin yeniden yapılanması anlamına gelecektir. Karar, Kürt kökenli seçmenindir. Ya terör örgütünün silahlarına yaslanarak Türk devletini açık artırmaya çıkarmaya çalışan odaklara teslim olacak ya da kendi siyasi temsil yolunu demokratik karakterli yeni partilerle kendisi açacaktır. Ya PKK terör örgütünün Türkiye'nin enerjisini tüketmesine alet olacak ya da büyük Türkiye'nin onurlu ve birinci sınıf parçası olmayı seçecektir.
Özetle... HDP'nin ayakta tutulmasını istemek içeride PKK, dışarıda YPG'nin güçlendirilmesi ve küresel aktörlerce Türkiye'ye karşı aparat olarak kullanılmasına kapı aralamak demektir