Belirli ölçeği aşan şirketlerin, özellikle finansal kurumların birbirlerine bağımlılığını ve en küçük problemde sistemik sorun yaratabileceğini anlatan bu kuram, şimdilerde Türk siyasetine de uyarlanabilecek durumda.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu'nun çıkar amaçlı suç örgütü liderliği iddiasıyla tutuklanmasının, terör örgütüne yardım suçlamasında ise -zaten tutuklu olduğu için- adli kontrole tabi tutulmasının ardından gelişen süreçler her bakımdan ibretlik.
Neden? Çünkü İmamoğlu, belediye başkanı seçildiği ilk günden itibaren konjonktürel bir avantaja sarıldı. AK Parti'ye karşı başarı elde etmiş, İstanbul'u kazanmış olmanın görece psikolojik üstünlüğünü araçsallaştırmayı, hukuken dokunulamayacak aşamaya kadar taşımayı hedefledi. Kendisini, 6 yıl öncesinden cumhurbaşkanı adayı olarak konumlandırdı. İlk dönemindeki icraat yetersizliklerine rağmen, "İstanbul'u, AK Parti'nin elinden alan başkan" sıfatını sonuna kadar kullandı. O da biliyordu ki Ankara'ya uzanan yol keskin virajlı ve maliyetliydi. 2023 yerel seçimlerini ne...