Sanırım, Türk siyasetinde bir kısım muhalefetin genetik
şifresinde bu var. Yabancılara, ülkeyi şikayet etmek veya farklı
bir senaryo satmak!
Geçen hafta Ankara'da 5 yıldızlı bir otelin özel odasında
gerçekleşen gizlenmiş görüşme, Refahyol dönemindeki benzerini
çağrıştırdı bana. RP-DYP iktidarı sırasında, dönemin bürokratik ve
siyasi muhalif aktörleri de hükümete karşı çıkma adına IMF ile
gizlice görüşme planlamışlar, IMF'yi yakından izleyen bendenize
yakalanınca paniklemişlerdi.
CHP adına Faik Öztrak, İYİ Parti adına Durmuş Yılmaz'ın katıldığı,
akademisyen sıfatı ile Refet Gürkaynak'ın eşlik ettiği IMF heyeti
ile özellikli görüşmenin şu yönlerine dikkat etmek gerek:
IMF, çerçeve sözleşmesinin 4. maddesi gereği üye ülkelerde genel inceleme yapar ve rapor hazırlar. Bu, Fon'a kaynak sağlayan bütün ülkeler için geçerlidir, yani rutindir. Bu kapsamda, hükümet dışı kurum ve kuruluşların da görüşlerine başvurulduğu olmuştur. Ancak bu görüşmelerin, IMF'yi davet eden yetkili makamların koordinasyonunda ve şeffaf ortamda gerçekleşmesi esastır. Aksi takdirde bunun adı temas değil, "gammaz" tanımı içinde bir yere oturur. Hele hele hükümete "IMF ile gizlice görüşüyor" diyen muhalefetin, bizzat "arka odalarda görüşme trafiği" söz konusu ise iyi niyetten de bahsedilemez.
Özetle...
Muhalefetin iki kanadı da IMF ile yaptıkları konuşmaları, IMF'nin sorduğu soruları, siyasi meselelere girip girmediklerini, stratejik konuları ele alıp almadıklarını açıklamak durumundadır. İzaha muhtaç pozisyon iknayı içermezse, onların sırtında siyasi kambur olarak kalır!