Uluslararası Para Fonu'nun (International Monetary Fund-IMF) Ankara
ve İstanbul temaslarının perde arkasını derinlemesine incelemekte
fayda var. Zira, "kirli bir oyun yazıldığına" dair güçlü emareler
söz konusu.
Hatırlanacağı üzere...
Fon uzmanları, çerçeve sözleşmesinin 4. maddesi gereği, tüm üye
ülkeler için yılda bir kez rutin ekonomi değerlendirme raporu
hazırlıyor.
Bu kapsamda, ilgili ülkenin koordinatör bakanlığının daveti ile
çalışmalar yapıyor. Gerek duyarsa, hükümet dışı kuruluş ve
kişilerle de önceden bildirmek kaydı ile bir araya gelebiliyor.
Lakin...
IMF'nin bu ziyaretini, öncekilerden farklı kılan ve geleceğe matuf
soru işaretleri uyandıran yönleri dikkati çekiyor.
Her şeyden önce...
Hükümetin net karşı duruşuna rağmen IMF'nin, Türkiye'yi yeniden
yörüngesine almak istediği anlaşılıyor!
IMF programları altında üretici ve uygulayıcı olarak da çalışan ve
bu durumların acımasızlığını bilen Öztrak'ın, IMF senaryosunda rol
kapmaya çalışması ibretlik tablo arz ediyor. Merkez Bankası'nda,
başkanlık dönemine kadar sıcak konulara girmesi istenmeyen, ikincil
alanlarda tutulan Yılmaz'ın ise eleştiri ve kaygı limitlerini aşan
işbirlikleri sergilemesi de ayrı bir sorgulamaya girmeyi zorunlu
kılıyor.
Özetle...
IMF'nin tuhaf biçimde, "Türkiye bize gelsin" diye beklediği, hatta
çabaladığı bir süreçle karşı karşıya kalabiliriz! Türkiye olarak bu
tuzağı bozmazsak, bilin ki jeo-politik ve siyasi dengeleri kökten
değiştirecek bambaşka bir küresel oyunun içine çekilmek
isteniyoruz. Suriye'den Kürt sorununa, doğu Akdeniz'den Rusya'ya
kadar uzanan eksendeki global planlamaların, IMF ile atbaşı
gittiğini hiç ama hiç unutmamak vatansever her Türk'ün görevidir!