Aslında, devletin eşgüdüm içinde etkin ve verimli çalışması esas
alındığında, bizzat Anayasa'nın çizdiği çerçeve gayet makul ve
yeterli. Meselenin özü, demokratik olgunluğun seviyesi ve
demokratik kültürün içselleştirilmesinden ibaret.
Önceki gün, Anayasa Mahkemesi'nin yeni üyesi Selahaddin Menteş'in
yemin töreni vesilesi ile Başkan Zühtü Arslan'ın yaptığı konuşmada,
altı çizilecek noktalar vardı. Anayasa'nın başlangıç kısmında
kuvvetler ayrılığı, "Devlet organları arasında medenî bir iş bölümü
ve iş birliği" olarak tanımlanıyor.
Devlet idaresinde "anayasal erkler arası iş bölümü" gözetilse de
"iş birliği" yönü zayıf kalıyor. Türkiye tecrübesi, kuvvetler
ayrılığını ya en uç manada yorumluyor ve bir tür yetki şovenizmine
dönüştürüyor ya da anayasal erklerden biri, günün koşullarına göre
diğerlerini baskılayabiliyor.