İlk anda, klasik bir hükümet programının özetini gördüğünü
sananlar, Başkan Tayyip Erdoğan'ın konuşmaya başlaması ile
yanıldıklarını anladılar. Neden? Çünkü... Türkiye'nin çok partili
siyasi tarihinde ilk kez demokratik yolla gerçekleştirdiği büyük
dönüşümün görünür gelecekte devlette yapısal ve zihni değişimi
nasıl tetikleyeceğine bizzat tanık oldular.
"Ebet müddet" dediğimiz devletimize can veren tarihi şahsiyetlerden
Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'e, merhum Menderes'ten Özal'a kadar
memlekete emeği geçenlere teşekkürle başlayan hitap sadece bu
yönüyle bile değerliydi.
Kaldı ki... Tek adamlık iddialarına ders verircesine Erdoğan'ın,
"Başkanlık Kabinesi" ile birlikte 100 günlük programını açıklaması
da dikkate değerdi.
Konuşmanın başında, "Orta Vadeli Program"a, "2019- 2023 Stratejik
Planı"na ve "Bütçe disiplini"ne vurgu yapılması, "81 ildeki
yatırımları takip ve izleme sistemi kurulacağının" açıklanması,
"Yakın ilgi gösterilen savunma sanayii projelerine tavizsiz devam
edileceğinin" ilanı "Millet bahçelerinin 5'inin 5 ayda bitecek
olması", "Kanal İstanbul'un kesinlikle hayata geçirileceğinin"
belirtilmesi de yeni dönemi anlatması bakımından çok ama çok
önemliydi.
Örneğin, "Yargı!" Yargıda "hedef süre uygulaması" başlatılması ile ortalama dava görülme takviminin belirlenmesi, yargıya duyulan güveni artıracaktır.
Bir başka alan... "Sosyal yardımlar." Devletin, millete verdiği desteklerle istihdam arasında bağ kurulması, yani vatandaşın sürekli devletin eline bakmak yerine iş bulabilir hale getirilmesi de ciddi bir hamle.
"İnsani diplomasi" ile günümüzün kaotik küresel sisteminde bir yıldız gibi parlayan Türkiye'nin başarısı da not edilmesi gereken bir başka başlık. Musul ve Basra başkonsolosluklarımızın yeniden açılması da dosta güven, düşmana mesaj niteliğinde.
Enerjide arz güvenliğini sağlayan, yerli ve milli enerji yatırımlarına hız veren, Doğu Akdeniz'de sondaj yaparak bayrak dalgalandıran Türkiye'nin gücü de gurur verici. *** 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında başlayan "ekonomik savaştan galip çıkılacağının" yüksek sesle dile getirilmesi, "kur oyununa karşı milli direniş çağrısı yapılması" ise tuzakçılara "ayağınızı denk alın" sinyali idi. Çin tahvil piyasasına açılmayı hedefleyen Hazine vizyonu ise yeni dönemin ipuçlarından yalnızca biriydi.
Terörle etkili mücadele, FETÖ virüsünün devletten tümüyle temizlenmesi ile özgürlükgüvenlik dengesinin sürdürülebilirliği de altı çizilmesi gereken icraatlar arasındaydı.
Bence en hassas konu "Eğitim!" Fiziki şartları iyileşen eğitimin, içerik ve nitelik olarak sınıf atlamasına dair projeleri, herkes ve her kesim ilgiyle takip etmeli. Ki yeni bakan tam da bu işin ehli!
Türkiye Uzay Ajansı'nın kuruluşu, "Büyük Türkiye idealinin" yansıması idi. 81 ilde "Dene-Yap Atölyeleri" kurulması sayesinde çocukların ve gençlerin ufkunun açılacağına da kuşku yok.
Çin, Meksika, Rusya, Hindistan pazarlarına yönelik özellikli stratejiler geliştiren Türkiye, yeni dünyanın ekonomik ağırlık merkezinde yer alacağını cümle âleme gösteriyor.
29 Ekim 2018... 150 milyon yıl/yolcu kapasiteli İstanbul'da 3. Havalimanı'nın ilk etabının açılacak olması, Boğaz'a üç katlı tünel projesi de Türkiye'nin önlenemez yükselişinin simgesi.
Ne diyelim? "Yolun ve bahtın açık olsun Türkiye!"