Türkiye, tarihi bir karar aşamasında... Aslında bu büyük sınama
Suriye iç savaşı boyunca birkaç kez yaşandı. Değişik gerekçeler ve
kaygılarla muhtemel adımlar ertelendi. Ama bugün yeniden, hızlı ve
nihai değerlendirme kaçınılmaz.
Temel soru şu: "Türkiye'nin milli güvenlik sınırları nerede
başlıyor?" Bu sorunun yanıtı "siyasi, askeri, istihbari ve
diplomatik" aksiyonların yönünü de belirleyecek kadar önemli.
Bugün, terörle mücadelede gösterilen siyasi kararlılıkla
asker-polis-istihbarat işbirliğinin geçmişte görülmeyen uyumu,
sınırlarımızın ötesinde olup bitenlerle ilgili de benzeri tavır
beklentisini artırıyor. Yani... Devletin tüm kurumlarının anlayış
birliği tesis ettiği terörü etkisizleştirme ekseni, sınır ötesi
güvenlik bağlamında da sergilenmeli.
***
Suriye krizi başladığı andan itibaren Türkiye'nin temel tezi,
"güvenli insani bölge ve uçuşa yasak bölge" kurulması üzerineydi.
Bu tezin ileri sürüldüğü 2013 başlarında DEAŞ terörü Irak- Suriye
coğrafyasını henüz teslim almamıştı. AB'nin başını çektiği, ABD'nin
desteklediği bir grup ülke tampon bölge için "Srebrenitsa"
benzetmesi yaptı. "Terör örgütlerinin hedefi olur. Bu bölgeyi
koruyamayız" diye ipe un serdi. Gözler TSK'ya çevrildiğinde ise
asker ihtiyatlıydı. BM kararı, NATO inisiyatifi, koalisyon gücü
kurulması gibi gereklilikleri sıraladı. Eski Genelkurmay Başkanı
Org. Necdet Özel'in emekliliğine yakın günlerin gündemi bu kritik
nokta idi. TSK; sınır ötesine tek başına girmeyi riskli bulunca,
ABD kendi eliyle büyüttüğü DEAŞ'ı yok etme önceliğini, Esad rejimi
katliamlarını durdurma planının önüne koydu. Böylece, terör örgütü
PKK'nın Suriye kolu PYD ve silahlı unsuru YPG, ABD için "laik Kürt
kimliği" ile DEAŞ'a karşı savaşın "kara gücüne" dönüşüverdi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sert bir şekilde ifade ettiği PYD
gerçeğine rağmen, ABD aylar öncesinden PYD- YPG unsurlarını sahada
piyade aparatı olarak konuşlandırdı. Halihazırda değişen bir şey de
yok. Bu gerilim kolay düşecek gibi değil.
***
Spekülatif senaryo ise ABD'nin, Kandil'deki PKK lider kadrosunun
tasfiyesini sağlayacak girişimlerde bulunması ama PYD'nin,
Suriye'nin kuzeyinde federatif yapı olmasına geçit vermesi yönünde.
Azez -Cerablus hattını şimdilik PYD'den uzak tutan ABD, Suriye'de
ateşkes sonrası bu bölgeyi de PYD bileşimli Kürt gruplara bırakma
eğiliminde. Rusya'nın hava operasyonlarının PYD'ye yaradığı da
bilinen gerçek.
***
Gelinen aşamada... Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "NATO fonksiyonu ile Milli Ordu karakteri" arasındaki hassas denge çok mühim. Suriye krizi boyunca büyük bedel ödeyen Türkiye, Halep'le ve ılımlı muhalefetle bağlantısının kesilmesini, yüz binlerce insanın sınırına yığılmasını "defansif anlayışla mı" karşılayacak? Veya o insanları sınırın öte yanında tutmaya çabalarken, milli güvenlik sınırlarını da dikkate alarak insani ve koruma amaçlı karşı hamle mi yapacak?