Hollanda ölçeğinde bir devletin, Türkiye'yi karşısına alacak, akıl ve insanlık dışı işlere kalkışması mümkün mü?
Veya Hollanda'nın, Aile Bakanı Fatma Sayan Kaya'ya ve Türk diplomatlara yönelik edepsiz tavrını sadece seçim şartları ile izah etmek yeterli mi?
Artık herkesin bildiği sırları konuşmanın zamanı gelmedi mi?
Avrupa'da, Türklerin organize olduğu, siyasal bilinç kazandığı, çifte vatandaşlık statüsü elde ettiği, Anadolu ile bağlarını koruduğu, nüfusunu ve nüfuzunu artırdığı bir tablo istenmiyor. Avrupa'da yükselen ırkçı eğilimler ve onların siyasi temsilcileri bunu açıkça ifade ederken Avrupa merkez siyaseti ve Avrupa'nın merkez ülkeleri de bu durumu örtülü biçimde destekliyor. Yaşadığımız olaylar, Avrupa Birliği ve NATO başta olmak üzere Türkiye'nin entegre olmaya çalıştığı veya üye olduğu kurumlarla ilişkilerini yeni şartlara göre kurgulamasını gerektiriyor. Kaldı ki Avrupa mimarisi de çatırdıyor.
***
Geçtiğimiz hafta Türkiye'nin karşı karşıya bırakıldığı operasyonlardan söz etmiş ve detaylarını daha sonra yazacağımı belirtmiştim. Somut bilgilere dayanan bu analizin üç önemli dönüm noktası söz konusu...
1- ABD başkanlık seçimlerindeki sürpriz sonuç bahane edilerek "döviz kurları" üzerinden Türkiye ekonomisine çekilen operasyonlar.
2- Fırat Kalkanı Harekâtı'nın, El Bab'da iflas etmesi için "dost ve müttefik"! diye zikrettiğimiz ülkelerin sahnelediği oyunlar.