1 Kasım seçimleri için hazırlanan aday listeleri
birkaç istisna dışında bu kez büyük heyecan dalgası yaratmadı.
Nedeni gayet açık... 7 Haziran'a kıyasla, "adayları, özgün
dengeleri, mesajları" gözden geçiren ve hedef odaklı dönüşümü
yapabilen tek parti, AK Parti oldu.
"Milletvekili adayları seçimin kaderini değiştirebilir mi?" Bu
sorunun cevabı, "AK Parti'nin 7 Haziran tecrübesinde", "CHP'nin ön
seçimle liste oluşturma iddiasına karşın beklediğini bulamamasında"
gizli.
Esas olan "genel politika, seçmen beklentisi ve algı yönetimidir."
Lakin aday profili nokta olarak kazanılacak vekil sayısını
etkileyebilir. Örneğin, 7 Haziran'da AK Parti'nin öylesine ilginç
adayları vardı ki... Ankara'da kurdukları ilişkilere karşın, aday
gösterildikleri ilde karşılıkları yoktu. Seçmenle tokalaşamayan
veya rapor alıp seçim çalışmasına katılmayan adayları bile gördük.
Partiye taban kazandırmak yerine parti tabanından nasiplenen, doku
uyumu tesis edemeyen, geçmişle gelecek arasında köprü olamayan bir
dizi aday, AK Parti çıtasını yukarı çekemedi. Hatır için bile oy
isteyemeyen, yeterince tanınmayan, teşkilatla eşgüdüm sağlayamayan
adaylar, en az 16 ilde birkaç bin oy farkla vekillik kaybedildiği
gerçeğiyle bile yüzleşemedi.
CHP ise iyi tanımlanmamış ön seçim modeli ile önceden belirli
isimleri örgüt tercihi olarak listesine almayı fazla önemsedi.
Ancak, vaatlerinin inandırıcılığına, ülkeyi yönetebileceğine,
kapsayıcı olacağına kitleleri ikna edemedi. Özetle... Aday
seçiminde kavga yaşamaması, partinin seçmendeki ağırlığını
artırmaya yetmedi.
***