Yazacak, anlatacak o kadar çok şey var ki...
Ama...
Gün, ülkenin bekası için topyekûn bir ve beraber olma günü.
Gün, "Mısır mı olmak istersiniz, Suriye mi?" dayatmasına karşı çıkma günü.
Gün, iç içe geçmiş darbeciklerin yani 'matruşka darbenin' deşifre edilip etkisizleştirilmesi günü.
Gün, toplumu korku ve paniğe sevk edecek provokatif olaylara yani kaos planına karşı uyanık olma günü.
Gün, hayatı normale döndürme, herkesin işine gücüne bakmasını sağlama günü.
Gün, yaraları sarma, hukuk sınırları içinde hesap sorma günü.
Gün, devletteki paralel çeteyi temizledikten sonra sivil ayaktaki unsurlara neşter vurma günü.
***
Şunu samimiyetle vurgulamalıyım ki, yukarıdaki cümlelerimin hiçbiri klişe değil. 26 yıldır gazetecilik yaptığım Ankara'da şu son 3 günde gördüklerim, dinlediklerim ve yaşadıklarım, bana bir kez daha teyit etti ki...
Gün, demokrasi meydanlarını koruma günü.
Gün, adliyelere devletin kayıtlarına sahip çıkma günü.
Gün, ödeme sistemlerini canlı, piyasaları işler tutma günü.
Gün, fikrimiz zikrimiz farklı da olsa ülkesinin iyiliğini isteyenlerle kucaklaşma günü.
Gün, bölücüleri, hainleri bilip tedbir alma günüdür.
***
Unutmayalım!
Darbecilerin masum vatandaşlarını katlettiği, Meclis'ini bombaladığı kritik bir geceden çıktık. Vatana ihanet edenler ve kullandıkları helikopter ve uçaklar için sorgusuz sualsiz "vur emri"nin verildiği anlara tanık olduk.
Allah'a şükür, darbenin en tehlikeli evresi püskürtüldü.
Lakin...
15 Temmuz gecesi bazılarının hangi tarafta durduğu hâlâ karanlık!
Buna rağmen;
Tankı durduran milli iradenin gücü,