Gözlemlerime göre sistem yıllarca şöyle işletildi:
1- Maliye, Hazine, Merkez Bankası ve (eski) DPT'de her zaman
müzahir bürokratlar vardı. Siyaset zayıftı. Kararları, bürokratlar
hazırlar, siyasiler ancak uygulardı. Çoğu zaman uygulamaya ömürleri
de yetmez, kalan işleri yine bürokratlar tamamlardı.
2- Önemli ekonomik kararlardan veya ana çerçevesinden mutlaka
haberdar olunur, en azından Ankara'daki eğilim önceden
bilinirdi.
3- IMF ve Dünya Bankası'nın kurduğu düzen sayesinde bürokratik
yoğunlaşmanın BDDK, EPDK, SPK, Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu gibi merkezlere kaydığı ilk dönemlerde işler daha kolay
yürütülürdü.
Bürokratlar her daim müttefiklerdi.
4- Siyaset kurumu da ihmal edilmez, bilhassa Meclis'te Plan
Bütçe başta olmak üzere uzmanlık komisyonlarında doğrudan temas
kurulabilecek vekiller bulunurdu. Yasa metinlerinde ince ayar
ihtimal dahilindeydi.
5- Ekonomiyle ilgili bakanlar ve yatırımcı bakanlıklarla da
iyi ilişkiler geliştirilirdi.
6- Çıkar sahaları ile ilgili sivil toplum kuruluşlarına,
gündemi domine etmek üzere temsilciler yerleştirilir veya Holding
adına bir isim görevlendirilirdi. 7- Ekonomik kurumların
"arama konferanslarına" Grubun birden çok markası adına katılım
tesis edilir, "kapalı ortamlarda ikili konuşmalar yapılır", varsa
sorunlar çözülürdü.