O tarz faaliyetlerin türevlerini duyuyorduk. Yabancı vakıflar,
sivil toplum kuruluşu veya meslek örgütleri eliyle yürütülen
"medya/eğitim!" içerikli faaliyetlerden haberdar
oluyorduk.
Kimseyi zan altında bırakmak istemem ama bu tür organizasyonlarda
keşfedilip bilahare devşirilenler olduğuna dair
anlatımlar da kulağımıza geliyordu!
Türkiye'de yenilenen medya yapısı, dün olduğu gibi bugün de en
fazla eleştirilen alanların başında geliyor.
Bu, bir yere kadar anlaşılabilir. Öyle ya, "Koyun, kurt ile
gezerdi fikir başka başka olmasa..."
Zaten mesele, fikri farklılık değil. Meselenin özü, bir fikre, o
fikri sahiplenip demokratik siyaset yoluyla hayata geçirmeye
çalışanları anlama ve anlamlandırma duruşu ile
"sözde özgür" olduğunu iddia eden
kişi ve gruplar arasında zuhur eden, geniş kitlelerce tam da
bilinmeyen hassas noktada düğümleniyor. İşte o noktada bilhassa
Sabah ve A Haber'in sistematik atakların hedefi haline getirilmesi
bizce şaşırtıcı değil. Malum çevreler o kadar iyi biliyorlar
ki...
Turkuvaz Medya'nın sağlam çizgisi olmasaydı,
çeşitli...