4 Temmuz pazartesi. Çankaya Köşkü... Bakanlar Kurulu toplantı salonu. Başbakan Binali Yıldırım, kabine arkadaşları ile yeni ekonomik paketin son ayrıntılarını konuşuyor. Aslında buna "toplumsal duyarlı teşvik ve moral paketi" demek daha doğru... Bakanlar, paketi teknik yönleri ile anlatmaya başlayınca Başbakan araya giriyor ve "Bana, vatandaşın günlük hayatında ne değişecek, onu söyleyin" diyor... Yıldırım döneminin en belirgin farkı, devlet yönetiminin, halka değen yönlerine ağırlık verilmesi ve halkın anlayacağı dille anlatılması olacak.
***
Dün açıklanan paketin, "şekil ve içerik" olarak üzerinde durulacak
yönleri söz konusu. Nitekim Başbakan'ın sözlerine başlarken ele
aldığı iki ana eksen mevcuttu. 1- İç huzur. Ki bu kapsamda terörle
mücadelenin önemini özellikle vurgulamak gerek. Yine bu kapsamda
yatırım ortamının iyileştirilmesi, farklı toplum kesimlerinin
rahatlatılması ve refah artışı da var. 2- Dış politika barış
çemberi kurulması... Bir başka ifadeyle dış kaynaklı risklerin en
aza indirilerek, ülkenin genel görünümünün iyileştirilmesi. İşte bu
noktada Başbakan Yıldırım'ın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın
liderliğine, kararlılığına ve vizyonuna değinmesi hem yerinde hem
de kararında idi. Türkiye, küresel ve bölgesel kaos ortamında milli
çıkarlarına göre politika güncellemesi yaparken, güvenlik
tehditlerini bertaraf etmek amacıyla oldukça zorlu kararları
alırken Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın uyumu paha biçilmez
değerde.
***