Sandığa 17 gün kala miting meydanlarının dilini, adayların
gündem belirleme başarısını ve genel performanslarını
değerlendirmekte yarar var. Trend bugünden belli olsa da bu seçimin
ne tür mesajlar vereceği...
Sandığa 17 gün kala miting meydanlarının dilini, adayların
gündem belirleme başarısını ve genel performanslarını
değerlendirmekte yarar var. Trend bugünden belli olsa da bu seçimin
ne tür mesajlar vereceği daha çok son düzlükte billurlaşacak gibi.
Tek tek isimleri ve uyandırdığı etkiyi analiz edecek olursak...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın lokomotif gücü sahaya belirgin
şekilde yansıyor.
Erdoğan, halktaki güçlü karşılığıyla halihazırda AK Parti'nin bir
adım önünde gidiyor. Ki bu nokta çok önemli. Zira Erdoğan ile AK
Parti arasında makas açma oyunu burada oynanıyor. "Külliye'de
Erdoğan ama Meclis'te Muhalefet" senaryosunu bozan Cumhurbaşkanı,
tam da bu nedenle "Güçlü Meclis, Güçlü Hükümet, Güçlü Türkiye"
gereğini vurguluyor.
Erdoğan, halka hitabında net sonuç veren bir dili ve yöntemi
kullanmayı sürdürüyor. Gidilen ildeki 16 yıllık değişimi,
yatırımları bıkıp usanmadan anlatıyor. Ardından muhalefetin
muhtelif iddialarına sert cevaplar veriyor.
Meydanlar, Erdoğan'ın karizmasının, millete yaptığı hizmetlerin ve
gelecek tasavvurunun tabanda itibar gördüğünü yine teyit
ediyor.
*** CHP'nin
Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, bir sağ partinin adayı izlenimi
uyandırıyor. Somut vaatleri sınırlı olsa da polemiğe yatkınlığı ile
ayakta kalmaya çabalıyor.
CHP'nin, sol damardan bir aday çıkarmasının heyecanını ise
abartmamak gerekiyor. Zihniyet değişmediği için İnce CHP'nin
siyasal limitlerine takılıyor.
İnce'nin, parlamenter sisteme dönüşü iki yıl öteleyen sözleri ise
suni ittifak kuran Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener'i
telaşlandırıyor. *** MHP
lideri Devlet Bahçeli, 8 ili kapsayan bölgesel seçim maratonuna
Sivas'tan başladı. Bahçeli'nin, Cumhur İttifakı'nı sahiplenme
biçimi dikkat çekiyor.
Bahçeli'nin ısrarlı af çağrısının AK Parti'de olumsuz karşılanması,
MHP'nin, AK Parti ile ortak mitinge -şimdilik- uzak durması bir
sinyal olabilir mi? Bugünden not edilmeli. MHP
lideri, ittifak çatısında partisini özgün biçimde tutmaya gayret
ediyor. -En azından- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi oturuncaya
kadar sürmesi arzulanan bu birliktelik, AK Parti ile MHP arasındaki
siyasi farklılıkların da iyi yönetilmesini gerektiriyor. *** İyi
Parti Genel Başkanı Meral Akşener, vizyoner olmadığı gibi ilk
etapta yaratılan imajı ile meydanlardaki gerçekliği arasındaki
farkın sorunlarını yaşıyor. Ses
tonu ve diksiyonu, meramını kitlelere aktarmasını engelliyor.
Kahvehanelerde malzeme olabilecek birkaç konu (makam araçları vs)
dışında bir Türkiye hayali sunamıyor. *** SP
Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise yaşlı, eskimiş ve demode
duruyor. Milli
Görüş çizgisinin asli sahibi olduğunu savunurken CHP ile ittifak
yapmasını açıklayamıyor. Yeni ve
büyük Türkiye'ye ilişkin söz söyleyemediği gibi iktidar
eleştirilerinde de kısır kalıyor. *** Vatan
Partisi adayı Doğu Perinçek için bir söz bulmak zor. Siyasi
gücünden ziyade, iç ve dış devlet dinamiklerinden edindiği duyum,
iddia ve tezleri canlı tutmaya uğraşıyor. *** HDP
adayı Selahattin Demirtaş'ı ise Edirne Cezaevi'nden paylaştığı
özeleştirileri ile değerlendirmek daha uygun olurdu. Ama Kandil'den
Demirtaş'a gelen tepki, HDP cephesinde etnik ve bölgesel özerklik
inadı dışında Türkiye'ye entegre kalıcı çözüm geliştirilemediğini
ispatlıyor.