7 Haziran sonrası sadece "koalisyon
tablosundan" ibaret görülüyorsa, ortadaki sorunun çözümü
nispeten kolay. Ancak 8 Haziran itibariyle "siyasi fay
hatlarının kırıldığı", siyasetin merkezinde kaotik süreçlerin
tetikleneceği, küresel gelişmelerin iç dinamikleri etkileyeceği
varsayılıyorsa durum hayli zor.
2002 şartlarında AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi pek çok
ezberi bozmuştu ama en önemli husus, merkez sağ ve merkez sol
kavramlarının kökten sarsılması, "yeni siyasi
merkezin" inşa edilmesi olmuştu. Genel seçim sonrası "13
yıllık tek başına iktidar döneminin" kapanmasını, birikmiş iç
ve dış problemlerin eş zamanlı tezahürü ile birlikte okuduğumuzda,
hükümet meselesini aşan oldukça güç bir dönemin başladığını kabul
etmek zorundayız.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yürüttüğü ilk tur koalisyon
görüşmeleri, ülkenin karşı karşıya kaldığı büyük meydan okumalara,
farklı partilerin ortak ajandayla cevap vermesi umudunu yeşertmedi.
Esasen AK Parti'nin taban yoklamalarından çıkan neticelerin güncel
siyasi trafikle örtüştüğü de söylenemez. AK Parti seçmeninin
birinci tercihi hala"seçim" yönünde. İkinci tercih MHP ile
koalisyon. CHP'li formül ise üçüncü sırada.
AK Parti tabanının sıcaklığına, MHP tabanının da aynı şekilde
yaklaşmasına rağmen, Ankara'daki hava parçalı bulutlu. MHP
lideri Devlet Bahçeli'nin, Başbakan Davutoğlu ile görüşmesinde
dile getirdiği gibi...