Dikkatli gözlerden kaçmadı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2023 hedefleri, 2053 vizyonu kapsamındaki değerlendirmelerine son dönemde, "2035 yılını" da ekledi. Cumhurbaşkanı, 2035'i bir "ara istasyon" olarak görüyor. Esasen 2035, kritik bir tarih. Neden? Çünkü Türkiye'nin önündeki "fırsat penceresinin" yavaş yavaş kapanmaya başladığını işaret ediyor. Yani, bugün övündüğümüz genç ve dinamik nüfus perspektifi 2035'in bitimiyle birlikte değişiyor. Cumhurbaşkanı'nın, "3 çocuk" telkini, Türkiye'nin 18 yıl sonrasında orta yaşlı ve giderek yaşlı nüfus sarmalına girmemesi için önem taşıyor. Ülkemiz, gelişmiş ekonomilerdekine benzer sosyal güvenlik, yaşlı bakımı, tedavisi gibi bugüne göre hayli farklı ve özellikli sorunlarla yüzleşmeye hazırlanıyor.
***Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AK Parti'nin başına dönmesi, "parti teşkilatları, hükümet vebürokrasi" arasındaki çarkları hızlı çevirme düşüncesi, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin "orta gelir" ve "orta demokrasi" tuzağına düşmemesi açısından çok büyük anlam ifade ediyor. 16 Nisan referandumu gösterdi ki teknolojik ve ekonomik gelişmeler ancak siyasi dönüşümlerle tahkim edildiği sürece değer kazanıyor. Gerek 15 Temmuz 2016 gerekse 16 Nisan 2017 tarihleri Türkiye için bir milat oldu. Milletimiz, "Demokratik kazanımlarınkorunup ileriye taşınmasını, kalkınma alanında yeniden büyük hamleler beklediğini" çok açık biçimde ortaya koydu. Darbeye karşı durdu, sistem değişikliğine "evet" dedi. Milletin siyasi kırılma anlarında gösterdiği tavrı, siyaset kurumunun tam ve doğru okuması gerekiyor. İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı, AK Parti'yi ve hükümeti, ilk günkü ruhla yeniden inşa etmeyi hedefliyor. Bugünden, 2019'a kadar uzanan dönem, tıpkı AK Parti'nin ilk yıllarındaki gibi bir atılım ve reform dönemi olmak zorunda.