Bugün, "dış ekonomik, politik ve güvenlik" unsurlarının iç içe
geçtiği bir yazı okuyacaksınız...
BM Genel Kurulu vesilesi ile geçtiğimiz ay sonunda New York'ta
idik. 7'nci Türkiye Yatırım Konferansı, Başbakan Ahmet
Davutoğlu'nun katılımıyla gerçekleşti. Üzerinde fazla durulmayan o
toplantının çıkışında bir işadamı, Plaza Otel'in lobisinde
karşılaştığı katılımcılara, "Nasıl geçti?" diye sordu. Tahmin
edileceği gibi "Ortalama sayılabilecek bir cevap" aldı. Bunun
üzerine tanınmış işadamı dedi ki...
"Küresel sistemde ve Türkiye'de işler iyi giderken, başarı öyküsünü
satmak kolay. Marifet bugün Türkiye'deki fırsatları anlatmakta ve
yatırımcıyı ikna etmekte. Örneğin, dolar bazında Türk borsası başta
olmak üzere pek çok enstrümanın fiyatı ucuzladı. Türkiye hâlâ
fırsatlar ülkesi."
Doğrusu da bu... Sürekli bardağın boş tarafına bakan, gelecek adına
karamsar olan kaybeder!
İkinci husus, "AK Parti'nin siyasi performansı ve tek başına
iktidar beklentisi." Malum, AK Parti oy oranları kadar "siyasal
eğilimlere" de bakan ve sürekli nabız tutan bir parti. Son veriler
ilginç. Ben özellikle ikisine dikkat çekmek istiyorum: