15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)
ciddi bir yeniden yapılanma sürecine girdi. Darbe yüzünden itibarı
dibe vuran TSK'yı, bu noktadan yukarı çeken iradeyi öncelikle
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sergiledi.
Erdoğan, darbecilerle, TSK'nın milli ordu kimliği arasındaki hassas
çizgiyi gözeterek, olayın sıcaklığı içinde dahi inisiyatif aldı.
Bugün TSK, bünyesindeki FETÖ'cü unsurlardan arındırılırken,
sivil-asker ilişkileri açısından da özellikli bir arınma dönemini
yaşıyor.
Konunun, demokratik bir devlette askerin sistemdeki yeri ve rolü
boyutunu daha sonra ele almak üzere devam edelim. Zira bu aşamada
işaret etmek istediğimiz husus farklı.
***
TSK, halen terörle mücadelede hayati bir görev ifa ediyor. Bunu,
sınır içinde ve ötesinde PKK unsurları ile mücadele, Suriye'de
Fırat Kalkanı bağlamında DEAŞ ve YPG ile mücadele ve kuşkusuz FETÖ
ile mücadele olarak birlikte değerlendirmek gerekiyor.
FETÖ'cü darbecilerin, NATO'cu işbirlikçilerin TSK'ya verdiği
tahribata rağmen vatan evlatlarının karada, havada, denizde
sürdürdüğü cansiperane çabayı asla göz ardı edemeyiz.
Gayri milli ve vesayetçi odaklardan temizlendikçe, TSK'nın milletin
ordusu karakterinin belirgin şekilde ön plana çıkması ilerisi için
büyük kazanç.
***
Tabii, TSK iç dinamiklerinde her şeyin süt liman olduğunu
söylemiyoruz. Meselenin "moral" boyutuna işaret ediyor ve bir
öneriyi paylaşmayı istiyoruz.
Şöyle ki... 15 Temmuz gecesi, eğitim kıyafetleri ile kendi
şehirlerini işgale kalkışan, kendi insanını katleden darbeciler,
hafızalarda silinmez izler bıraktılar. Bugün veya yarın, 15 Temmuz
darbesi anlatılırken, üniforma ile kamufle olmuş, asker görünümlü
hainler hep akla gelecek. O şerefli üniformayı halen giymekte olan
namus, vatan, millet uğrunda şehitliğe yemin etmiş pırıl pırıl
askerler maalesef töhmet altında kalmaya devam edecek. 15 Temmuz
görüntülerindeki haysiyet yoksunları ile görev başındaki onur
timsali askerlerin aynı renk ve tasarımdaki üniformayı taşımaları
artık sürdürebilir değil.