Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti Genel Başkanı
seçildikten sonra katıldığı ilk "Grup Toplantısı" ileriye dair
önemli mesajlar içeriyordu.
Partili Cumhurbaşkanlığı, pek çoğumuz için farklı bir tecrübe.
Nitekim Meclis'te, Cumhurbaşkanı'nı karşılama protokolünden, grubun
girişine kadar epey yenilik dikkatimizi çekti. Örneğin, grup salonu
her zamankinden daha titiz bir güvenlik taramasından geçirildi.
Ancak bu hassasiyetin, milletvekillerinin salonda yerini almasından
önce sergilenmesi daha uygun olurdu. Toplantı boyunca, bir
helikopter Meclis'i ve çevresini kontrol altında tuttu. Tören
kapısından itibaren Cumhurbaşkanı ve ekibi için turkuaz rengi
şeritlerle özel koridor açıldı. Grup günleri, davetli yoğunluğu,
gazeteci ilgisi nedeni ile koridorlarda adım atmak bile zorlaştığı,
hatta o anda kim, kimdir bilinemediği için bu tür düzenlemeye gerek
duyulmuştu.
Cumhurbaşkanı, AK Parti Grup Salonu'nda yerini aldığında,
bizim gibi uzun yıllardır kendisini izleyenler bakımından, sanki
geçtiğimiz hafta ayrılmış da bir hafta aradan sonra tekrar kürsüde
yerini almış hissi uyandı. Yani, yadırgatıcı, şaşırtıcı bir durum
yoktu. Bu vaziyet büyük ölçüde Erdoğan'ın siyasi kimliğinden de
kaynaklanıyordu.
Milletvekillerinin heyecanı gözlerinden okunuyordu.
Cumhurbaşkanı'nı yeniden grupta görmenin sevinci kadar, kendisine
görünme telaşı da yaşanıyordu.
İzleyici locaları hıncahınç doluydu. Özellikle gençlerden
oluşan bir ekip, Cumhurbaşkanı'nı, "Bir şarkısın sen ömür
boyu sürecek" diyerek karşıladı. Tezahüratlar zaman zaman
Cumhurbaşkanı'nın konuşmasını bile güçleştirdi. Ama Erdoğan için bu
enerji, siyasetin olmazsa olmazıydı. Bu noktada işaret edilmesi
gereken husus, -bir gün üzücü bir hadiseye geçit verilmemesi-
bakımından izleyici locaları kapasitesinin zorlanmaması
gereği.
Cumhurbaşkanı ile Parti Genel Başkanı sıfatının
buluşmasıyla aslında yıllardır süren maskeli balo da sona ermiş
oldu. Bir siyasi görüşü veya partisi bulunsa bile şimdiye kadar
cumhurbaşkanlarından tarafsızlık oyunu oynamaları istendi. Ama konu
ne zaman milli güvenlik, kamu düzeni vb. alanlara gelse
cumhurbaşkanları hep arka plandaki siyasi tercihlerine göre hareket
etti. Şimdi bu noktadaki şeffaflığın etki ve sonuçlarını birlikte
yaşayıp, değerlendireceğiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstlendiği yükün farkında olarak,
"Mümkün olduğunca grup toplantılarına katılacağını, partinin
yetkili kurullarına başkanlık edeceğini" söyledi. Böylece,
Cumhurbaşkanlığı görevi ile AK Parti Genel Başkanlığı'nın
beraberinde getirdiği sorumlulukları bir denge içinde sürdüreceği
anlaşıldı. Geçiş döneminde Başbakan BinaliYıldırım'ın
rolünün çerçevesi de netleşti.