Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tam anlamıyla uygulanması
halinde; en faydalı yanı, devletin mutlak olarak siyaset eliyle
yönetilmesini sağlaması olacak. Bugün her şeye rağmen iyi idare
edilen bir "geçiş dönemi" yaşanıyor. Bu dönemin, Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti genel başkanlığından ayrıldığı süreçte
yaşananlardan farklı dinamikleri, açık ve örtülü sorunları söz
konusu. 2014- 2017 aralığında Cumhurbaşkanı, kurucusu ve lideri
olduğu partisindeki eksen kaymasını düzeltme ve hatta gidişata el
koyma zorunluluğu ile karşı karşıyaydı. Bugün AK Parti, içsel
yenilenme çabasını sürdürmekte. Lakin tam bu anda "devletin
yönetimi" noktasında dikkatlerden kaçmaması gereken gelişmeler de
yaşanmakta!
Ankara'yı bilenler, çeşitli kurumların üst yönetimine yapılan
atamaların, o kurumların işleyişini ve kurum kültürünü beklendiği
gibi değiştirmediğini hemen fark eder. Kurumlar, anayasal dönüşüm
iradesi ile işbirliği yapıyor görüntüsü verse de kurum ruhu ile
oradaki genetik kodları canlı tutan aktörler, içten içe tavır
geliştirebilir. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın özel mesai ayırması
gereken parti çalışmaları ve seçim yılına dair hazırlıklar, kimi
kurumların kritik konuları kendi anlayışına göre yorumladığı tatsız
sürprizler üretebilir.
Ankara'da acil gündem sadeleştirmesine, mühim kurumlara ve icraatlara odaklı çalışma biçimine gerçekten ihtiyaç var. Sn. Cumhurbaşkanı'nın varlığının hissedildiği alanlardaki kıpırdanma, zamana yayılarak atalete dönüşebilmekte ya da bürokrasinin algısı, siyasetin yönetimin gücünün önüne geçebilmekte.
Demem o ki... Devlet ve parti işlerinin eşzamanlı yönetimi kadar teşkilatlara ve kamudaki bünyesel problemlere birlikte neşter vurulması da zaruret arz ediyor.