Ne demişti Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Bize bağlı
konularda piyasaların gerisinde olmayacağız, önünde olacağız!"
Bu açıklamasının ardından gözler geçtiğimiz ayın son haftasındaki
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısına çevrilmiş, yine
"faiz artışı" üzerine senaryolar yazılmıştı. Ancak, Merkez Bankası
piyasaların kurguladığı gibi faizde yukarı yönlü bir düzenlemeye
gitmedi.
Peki, "Albayrak ve ekibi piyasaların gerisine mi düşmüş oldu?"
Kuşkusuz, "Hayır!"
Nedenlerine gelince... Burada dikkatlice analiz edilmesi gereken
hususlar söz konusu. Hem yeni dönemin kodlarını içselleştirmek hem
de bu dönemde pozisyon avantajı elde etmeye dönük kimi kısa vadeli
hesapları görmek için.
Şimdi sadeleştirerek, gerekçelerimizi sıralayalım:
Bir başka anlatımla, Başkanlık Kabinesi'nin özel sektör- büyüme-
istihdam duyarlı yaklaşımını istismara yönelerek ve ilk etapta kuru
oynatarak ikinci etapta banka kredilerinin kesilmesini zorlayarak
firmaların, Ankara'nın kapısına yığılmasını arzuluyorlar!
Ve nihayet... Etkili iletişim yönetimi gayreti, piyasalara "kazan
-kazan daveti" ve umut yaratan orta vadeli ekonomi yaklaşımı
kapsamında, eylüle takvimlendirilen hazırlıklar bitirilinceye kadar
küçük ama etkili adımlar da atılıyor. Açık ve şeffaf bilgi
paylaşılıyor, enflasyona hassas politikalara atıfta bulunuluyor,
Hazine borç çevirme oranı mütevazı da olsa azaltılıyor, bütçe
tasarrufu için ciddi tedbir alınıyor, yeni kaynaklar
geliştiriliyor.
Özetle... Türkiye'nin üzerine üzerine gidenler ile Türkiye üzerine
yatırımı tercih edenler arasındaki çizginin keskinleşeceği günler
bizi bekliyor. Toplumsal farkındalık, milli sabır ve gerektiğinde
sergilenecek fedakârlıkla üstesinden gelinemeyecek sorun yok!