"Dost acı söyler" diyerek başlayalım... Geçim telaşına seçim
telaşının eklendiği bugünlerde, ekonomi ile siyaset arasında ilginç
bir noktada duran Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne (TOBB)
değinelim. TOBB, geçtiğimiz hafta sonu 71. Genel Kurulu'nu
gerçekleştirdi. TOBB Başkanı, 14 yıldır olduğu gibi yine "hem
nalına hem mıhına" mesajlar verdi. TOBB deyip geçmemek lazım.
Anadolu'nun nabzını tutan, yükselen yeni nesil iş insanlarını
temsil eden, İstanbul iş dünyasının iç dinamiklerini yansıtan
önemli bir platform. Ama bu özelliklerini büyük ölçüde yitirdi.
TOBB yönetiminin yönetsel zikzakları ve hukuki sıkıntıları
nedeniyle alanda bıraktığı boşluklar farklı kurumlar tarafından
dolduruldu. Örneğin... TOBB, DEİK'in bünyeden alınmasından
rahatsızlık duyuyorsa önce özeleştiri yapmayı denemeli. Üyeler de
bunu istemeli. Yoksa Türkiye'nin G 20 dönem başkanlığı vesilesiyle
TOBB Başkanı olarak Bussiness 20 (B 20) komite başkanlığını
üstlenmek ve bunun için Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ı övmek
temeldeki sancıyı gidermez.
***
Odalar Birliği'nin "Siyasete eşit mesafede durma" iddiası da özünden uzaklaştı. Tabanı büyük oranda örtüştüğü için AK Parti ile oluşan doğal bağları da örselendi. Değişik tondaki söylemlere rağmen TOBB, alternatif siyasetle anılır hale geldi. İnce manevralarla yürütülen temaslar nedeniyle müstakbel siyasi aktörlere zemin sağlayan bir yapı gibi algılanmaya da başlandı. Burada eleştirilen nokta, "Olduğu gibi görünme" yerine "Göründüğü gibi olma" çelişkisiydi.