Bugün Türkiye'nin güncel dış politika ekseni hem yeni bir
analize tabi tutulmakta hem de yeniden yapılandırılmakta.
Ankara'nın, özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası konuşlandırıldığı
Batı bloku ile ilişkileri yıllarca "köşeye sıkışma veya
köşe kapmaca" bağlamında gelişirken, İslam dünyası
ilişkileri ise NATO ipoteği altında kalmış ve Türkiye'yi rakip
olarak gören ülkeler tarafından hep güvensizlik durağında
tutulmasına yol açmıştır.
Yani...
Türkiye, gerek stratejik gerekse askeri bağlamda, Batı'nın önde
gelen ülkelerine...
"Yarın yeni bir dünya kurulur ve Türkiye
orada yerini alır" veya "Bizi daha
fazla sıkıştırmayın, duvarın öbür tarafına
geçeriz" demek zorunda bırakılmıştır.
Cendere içindeki bu diplomasi, ne zaman milli çıkarları önceleyen
arayışlara yönelse ya içerideki işbirlikçiler (bizim çocuklar!)
tarafından sabote edilmiştir ya da yabancı aktörler tarafından
siyasi ve ekonomik kırılmaların, toplumsal olayların tetiklendiği
senaryolarla karşılaşmıştır
Kim ne derse...