Yüksek Askeri Şûra'nın (YAŞ) artçı şokları devam ediyor. Esasen
Şûra bağlantılı belirli yorumlarla son dönemde MİT Müsteşarı Hakan
Fidan'ı merkeze alan soruların eş anlı olarak tırmanması arasında
da bir bağlantı kurulabilir.
Önce, Şûra hazırlıklarının yapıldığı günlere bir dönelim.
Netice için şu söylenebilir:
TSK'da, hâlâ ciddi bir geçiş süreci yönetilmekte. Sivil otoritenin
sistemdeki ağırlığı artarken, sivil bürokrasinin askeri konulara
yatkınlığının aynı oranda arttığını iddia etmek zor. Bu nedenle,
sancılı olay ve kararlar dizisi hemen yarın bitecek gibi değil.
Bilhassa, Genelkurmay Başkanlığı için "karacı" olma şartının
kaldırılması, generallik için sicili düzgün "sınıf subaylarına"
fırsat tanınması, üst rütbeye veya makama atanacak komutanların
belirlenmesinde siyaset kurumunun mutlak üstünlük tesis etmesi
askeri bünyede yeterince içselleştirilmiş görünmüyor. Ayrıca
Genelkurmay Başkanı'nın, terfisini arzu ettiği isimler bazında
umduğu sonuca ulaşamadığı ama istemediği isimler noktasında mesafe
aldığı da anlatılıyor.
Bu vesile ile Deniz Kuvvetleri'ne de bir parantez açacak olursak,
beklenen görevlendirmenin neden gerçekleşmediğini muhataplarının
bildiği, bu aşamada kamuoyu ile paylaşılması doğru bulunmayan
"özlük dosyası notlarının" etkili olduğu konuşuluyor.