Siyasi alanı doğrudan etkilediği ve piyasa profesyonellerinden
sade vatandaşa kadar geniş bir yelpazeyi de ilgilendirdiği için
"kur" üzerinden kurulan oyuna her yönüyle bakmak faydalı olacak.
"Oyun" diyorum... Zira, kurdaki...
Siyasi alanı doğrudan etkilediği ve piyasa profesyonellerinden
sade vatandaşa kadar geniş bir yelpazeyi de ilgilendirdiği için
"kur" üzerinden kurulan oyuna her yönüyle bakmak faydalı olacak.
"Oyun" diyorum... Zira, kurdaki aşırı oynaklığın "açıklanabilir
yönlerinin" yanında "spekülatif, hatta kasti yönleri" de var.
Yazının başında bir hususa daha dikkat çekeyim. Piyasa dediğimiz,
kâr peşinde koşan, duygusuz yapı içinde nasıl davranılması
gerektiği bellidir. "Piyasa gerçeği veya beklentisi" diye bir olgu
vardır. Bu olgu, algıya dönüştü mü, piyasanın anladığı dilden
konuşmak mecburidir. Bu yaklaşım, piyasaya teslim olma anlamına
gelmez. "Seni ve yaptıklarını biliyorum" mesajı içerir. Günün
sonunda ise ülkenin ekonomik gücü ve direnci ile orantılı olarak,
"Zor oyunu bozar!" Ki bugün Türkiye tam da bu noktada.
Yazının sonunda ise en azından 1-1.5 ay boyunca, piyasadaki köpek
balıklarına fırsat vermemek adına özen gösterilmesi gereken bir
konuya değineceğim.
*** Gelelim asıl meseleye... "Son günlerde kur neden bu kadar oynak
ve yukarı yönlü hareket ediyor?" ABD'de OFAC diye
bir kuruluş var. "Office of Foreign Assets Control." Yani dış
kaynaklı varlıkları denetleme ofisi. ABD Hazine Bakanlığı'na bağlı
bu kurum, bir tür küresel para müfettişi. Ve sadece ABD
çıkarlarının korunup kollanmasından sorumlu. OFAC deyince, mutlak
manada uluslararası ekonomik sistemin iyiliğini isteyen bir
organizasyon düşünülmemeli. Neyse... İşte bu OFAC'ın, Reza Zarrab
kurgusu kapsamında, Türkiye'deki birden fazla bankaya ilişkin bilgi
istediği iddiası yayılmış! Halkbank'a dair
yalan yanlış bilgiler de cabası. Ki halka açık bir banka hakkında
değerlendirme yapmak, itibar müessesesi olan finansal kurumları
hedef tahtasına oturtmak, başlı başına risk. Netice... Halkbank'ın,
tasfiye edilmiş bir banka ile birleştirileceği öne sürülmüş!
Sermayesi, hazinenin olan bir banka için yangından mal kaçırma gibi
okunacak bu operasyon iddiası, her bakımdan sakat. Fatura kesilmek
istenen büyük değerin Türkiye olduğu göz önüne alınırsa, bırakın
bir bankaya mali cezayı konuşmayı, bununla sonuna kadar mücadele
etmek gerekir. Ve bir diğer
senaryo da "faiz artışı baskısı!" kaynaklı. Merkez Bankası'nın Para
Politikası Kurulu toplantısına kadar dayanamayacağı, ara toplantı
yapılacağı, kasım enflasyonu ile Zarrab yargılamasının da bunda
etkili olacağı falan... *** Öyle lafı dolandırmaya lüzum yok. Oyun
çok net... Ekonomik türbülans
yaratarak, Türkiye'yi hizaya getirmek. Başka bir ifade ile bağımsız
politika izleme kabiliyetini sekteye uğratmak. Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ı yıpratmak ve bu yolla Türkiye'yi farklı arayışlara
sevk etmek. Ankara'yı; Suriye
ve Irak'taki gelişmelerden, haliyle güvenlik tahkimatından ve
enerji kaynaklarından uzak tutmak. Peki, "Buradan ne sonuç
çıkar?" Türk halkı hem
oynanan oyunu görüyor hem de benzerlerinden çıkan dersleri
biliyor. Türkiye'nin güçlü
liderliğe, doğal olarak Erdoğan'a ihtiyacı devam ediyor. Yakın
coğrafyamızda yaşanan kaos, harita değiştirme girişimleri, iç
savaşlar ve global savaşa dönüşebilecek gerilimler Türk milletini
daha hassas davranmaya yöneltiyor.
Demem o ki... Asker, yargı, medya, sokak ve derken ekonomi...
İktidar, bu kirli planlarla değiştirilemez. Sandık zaten kurulacak.
Sandığın moralini bozarak hedefe ulaşma tezgâhı da deşifre olmuş
durumda.
Ve son husus... Ekonomide dinginliğe katkı için hiç olmazsa
yılbaşına kadar, piyasalara siyasi malzeme sağlamayalım!