Zavallıları her akşam merkez medya ekranlarında görürsünüz. Anasını kaybetmiş süt kuzuları gibi feryat ederler: Aman biz nasıl ayrılırmışız Amerika’dan?
İsimleri Türkçe, ama beyinleri İngilizce çalışıyor. Atlantik entelijansiyası bunlar, tumturaklı akademik unvanlarıyla, dolarla maaş alan sosyetik sunucuların yüzlerce metrekarelik stüdyolarda sunduğu programların gedikli konuklarıdırlar.
CNN’de her akşam rastlarsınız. Ben, 11 Ekim akşamı izledim mesela… Biri “soralım Amerikalı dostlarımıza, Türkiye’yi kim itiyor Rusya’nın kucağına” diyordu. Niye ”kucağa itilmek” deyimini kullanıyor, diye düşündüm. Atlantik ittifakı boyunca kucakta olduğumuzu biliyor ve o kucağa alışmış olduğumuzu mu düşünüyordu acaba?
Bir başkası, “Amerikalı dostlarımızı uyaralım, Türkiye gibi bir dostu kaybetmesinler” diye ünlüyordu. Kelimeler ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsüyle neredeyse aynıydı…
Bir diğeri CHP Milletvekili… Yurt dışına çıktıklarında buradaki gazete manşetlerinin hesabının kendilerine nasıl sorulduğunu anlatıyor. Ona göre “İncirlik’i kapatalım da şu Amerika’ya dersini verelim diyenler bu ülkeyi seviyor olamaz.” Ona göre “İdlib’e gitmek bataklığa saplanmak. Amerikasız olmaz, çok şehit veririz” filan…
Fırat Kalkanı başladığında Amerika’ya kalkan olmak için söyledikleri “bataklık şarkısı” yine dillerinde.
Bu Atlantikçi arkadaşlara işin aslını anlatalım. Türkiye, ABD ile savaşıyor, çok geç olmadan Türkiye cephesine, Mehmetçiğin yanına gelin.
Bakın İdlib ve Afrin’deki Amerikan fitnesinin üzerine yürüyen bir kahraman Türk subayı, ordumuz İdlib’e girmeden birkaç gün önce bana bir video göndermiş, Gündoğdu marşı (bizim askeri okullarda söylediğimiz orijinal hali) var. Altına şöyle yazmış: “Bunu her gün tüm ekip dinleyerek ve dinleterek mücadeleye devam ediyoruz abi. Müsterih olsun herkes. Çok güzel günler yakındır.”