Çanakkale’den geçerken boğazın sırtları üzerinde okuduğunuz “Dur
Yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak/ Bir devrin Battığı
Yerdir...” mısraları sadece içli bir şiirin sözleri değildir.
Dünyanın dört bir yanını yöneten emperyal bir politikanın, tarihi
hiçe sayarak gözüne kestirdiği coğrafyaya gömülüşünü kast
etmektedir. Bir devrin sonudur.
İngiltere, denizlerdeki muhteşem gücüyle, adına (Düvel-i Muazzama
diyorlardı) bütün diğer emperyal devletleri de peşine takarak
gelmişti Çanakkale sularına. Akşam çayını İstanbul’da içeceklerine
inanmışlardı... Çok hesap yapmışlardı. Hürriyet ve İtilaf
kalıntılarıyla bir darbe yaparak İstanbul’u ele geçirmek ya da
Ermenistan ve “Kürdistan”a muhtariyet vermesi koşuluyla Cemal
Paşa’yı padişah yapmak gibi hesaplarına da güveniyordu. Biri
olmazsa diğeri...
Mehmetçik bugün de Afrin’de destan yazıyor.
Devir, bir büyük gücün bütün dünyayı, namlusunu göstererek
sömürdüğü bir devirdi...
Olmadı. Ne içeride, ne de dışarıda... Seyyit Onbaşılar, Mehmet
Çavuşlar, kendi rütbesindekiler en fazla bir alayı yönetirken
ordudan büyük bir kuvveti yöneten Mustafa Kemal’in arkasında sipere
girmişlerdi. O siperlerin önüne gömülen sadece emperyalizmin ordusu
değil, bir devirdi.
Ezilen uluslar başını kaldırdı, sonrası Ekim Devrimi, Çin’in,
Hindistan’ın uyanışı, Latin Amerika... İmparatorlukların değil,
Ulusların dünyası yani...
BUGÜN AMERİKA...
...