Değişik bir politika anlayışları var, ya da bir politika anlayışları yok çünkü yapıp ettiklerini anlamanın imkanı yok.
Tayyip Erdoğan’ın bir yandan ABD tarafından tehdit edilirken, diğer yandan Suriye’ye düşmanlık dili kullanmasını nasıl açıklayalım? ABD’ye kaş altından göz mü kırpıyor? Gerçekten de ne yapacağını bilmezlikten mi bu tuhaf sözler?
Ya da...
PKK’nın kahpece şehit ettiği bir ana ve minik yavrusu üzerine konuşurken, PKK/HDP ile işbirliği yapanları, meclise taşıyanları hedefliyor, buraya kadar güzel, ama hem PKK’ya binlerce TIR silah veren hem de devletimizi, halkımızı tehdit eden ABD’ye cevap verirken sesi kısılıyor: “NATO’da, en üst düzeyde dayanışmayı ortaya koyan bir Türkiye’ye, böyle bir tehdit dili kullanmak asla yakışmaz’’ falan filan...
Ne dayanışması, ne müttefikliği, düşman olduğumuzu görmüyor mu? Sahi bilmiyor mu o anne ve bebeğinin gerçek katili Amerika’dır, bilmiyor mu PKK’nın eline silahı veren de, içerideki muhalefet ile birleştiren de Amerika’dır? Bilmiyor mu?
Bu bir papaz meselesi değil, kuyruklarından yakalandılar, bu yüzden devleti hedef alıyorlar. Artık çekingenliğe yer yok.