Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun katilleri,
yakalandıkları ilk günlerde bir dilekçe vererek pişmanlık
yasasından faydalanmak istediklerini söylemişlerdi. İşte uzun süre
sonra ilk kez, tetiği çekenin değil, onlara görev veren karanlığın
aydınlatılması için bir fırsat doğmuştu. Ama... Tam o sırada
bir şey oldu. Adli Tıp Uzmanı Dr. Şebnem Korur Fincancı katillerin
avukatları aracılığı ile onlara bir form göndererek “gördükleri
işkenceleri” yazmalarını istedi. Oysa gözaltındaydılar ve yer
göstermelerden, tatbikatlardan neredeyse binaya girecek vakit bile
olmamıştı ki, işkence görsünler. Başka bir mekanizma çalışmaya
başlamıştı artık, katillerin pişmanlık yasasından faydalanmasını
sağlayan hava dağıldı. Katiller, hapishane ortamında her türlü
işkencenin yapıldığını anlatan bir mektup yazdılar, anlatılanların
yalan olduğunu herkes biliyordu, ama o “başka mekanizma” çalışmaya
başlamıştı bir kere.
Şebnem Korur Fincancı bu mektupta anlatılanlara dayanarak mahkemeye
bir rapor verdi, mektupla rapor verilemeyeceği için adına da
“Alternatif Yorum Raporu” dediler. Rapora göre bu katiller ağır
işkence altındaydılar ve ifadeleri bu nedenle geçerli olmamalıydı.
Mahkeme Uğur Mumcu ve diğer faili meçhullerin aydınlatılmasına bir
adım kala, bu girişimle başka bir yöne sürüklenmeye başlamıştı.
Sonraki bir yıl boyunca, böyle saçma sapan bir rapor olup
olamayacağı tartışıldı ve sonunda görülmeden muayene
yapılamayacağına ve rapor yazılamayacağına karar verildi. Ama...
Aradan geçen bu bir yıl içinde katiller pişmanlık yasasından ve
itirafçılıktan vazgeçtiler.