Göktürk hakanlarının etrafı çaşıt (casuslar) doludur, bu yüzden önce ikiye bölünüp, sonra yıkılmıştır. Konya Sarayı’na sığınıp daha sonra devletin muteber adamı olan Bizans casusları, Selçuklu soylularını kandırırdı. Bizans İmparatoru’na kaçan Türk aristokratlarına tıpkı bugün Almanya’nın yaptığı gibi unvanlar, nişanlar verilirdi. Osmanlı baştan aşağı devşirme ve potansiyel casus doludur.
İhanet, Türk tarihinin değişmez kuralıdır, her yerdedir. Kimi zaman meclisten, kimi zaman ordudan, kimi zaman ahali içinden gelir, ama kökü dışarıdadır.
Bu ihanetlerin en aşikâr yaşandığı dönem, Balkan felaketine rast gelir. Meclisin kadrosu içindeki Hristiyan ve Türk olmayan Müslüman milletvekillerinin bazıları ordunun gizli hazırlıklarını bölücü Balkan çetelerine bildiriyordu. Mahmut Şevket Paşa döneminde “babam Osmanlı hükümeti ise anam Yunanistan’dır” diyebilen bir Rum milletvekili, Almanya’dan satın alınan silah ve cephanenin cins ve miktarı konusunda önerge verip, aldığı gizli bilgiyi Rum çetelerine ulaştırmıştı. ATASE Yayınları'ndan çıkan resmi TSK Tarihi’nde bu adamlar için şöyle yazar: “Bunların Osmanlı Devleti’ni paylaşmak isteyen yabancı devletlerin meclis içindeki ajanları olduğu anlaşılmıştı…” (TSK Tarihi, C.3, 1908-1920, s.51.)