Bizim hapiste olduğumuz yıllardı. İstanbul Üniversitesi
Gazetecilik Ana Bilim Dalı öğrencisi Ali Akçakaya bir yüksek lisans
tezi hazırlamıştı. Buna göre Taraf gazetesi çıktığı günden tezin
yazıldığı 2011’e kadar manşetlerinde 59 kez “Ergenekon”, 32 kez
“darbe”, 31 kez “bomba”, 30 kez Balyoz, 22 kez “cinayet”, 16 kez
“suikast” kelimelerini kullanmış.
Tez bu durumu şöyle açıklıyor: “Taraf, bomba, cinayet, suikast,
gibi “ölüm” çağrıştıran korkutucu ve ürkütücü kelimelerle
kamuoyunda darbe korkusu yaratarak darbeye karşı toplumsal bir blok
oluşturmaya çalışıyor...”
Kuşkusuz Taraf bu işi tek başına yapmıyordu. FETÖ ve iktidar
tarafından desteklenen gazeteler bu konuda adeta ortak bir cephe
oluşturmuşlardı. Bir tür “Özel yetkili medya” da denilebilirdi.
Ortada kalan soru şuydu: Gerçekten bir darbe tehlikesi olsaydı bunu
gazete manşetleriyle kanıtlamaya, gerek ya da fırsat kalır
mıydı?
Buna fırsat ya da gerek olmadığını 15 Temmuz’da hepimiz
gördük...
Bu Özel Yetkili Medya, FETÖ’nün milli ordunun kolunu kanadını
kırmak için oynadığı tiyatronun halkla ilişkiler ayağını
yürütüyordu. Durum şuydu: Şemdinli tertibinden Genelkurmay
Başkanı’na yürüme çabası başarısız olmuştu. O halde daha güçlü bir
şey yapılmalıydı. FETÖ, Danıştay saldırısını yaptıktan sonra oluşan
infialden yararlanarak hükümete gitti ve Ergenekon masalını
anlatarak onları bu büyük dertten kurtaracağına ikna etti. Hükümet
buna inandı ve devletin bütün kapılarını açtı, en mahrem yerlere
yerleştiler böylece...
FETÖ savcılarının bundan bir yıl sonra ortaya koydukları tertip
Ergenekon&...