Jean-Luc Godard son filmlerinden birinde ‘insanlar göz temasını ortadan kaldırmak için parayı icat ettiler’ diye konuşturur kahramanını. Bir iç sesin bir deniz yolculuğunda dillendirdiği bu düşünce şüphesiz bir tarih yorumu olduğu kadar bir metafizik tanımlamasıdır. İnsan bilincinin neredeyse ilk başlangıç noktası sayılan göz, aşama aşama soyut düşünceye malzeme taşıyacak sonuçta da insanı idrak sahibi düşünen bir varlığa dönüştürecektir. O halde, insana hakim olmak isteyen onun gözlerine göz dikecektir. Göz, fiziken devralınamaz belki ama onu idrake götüren ‘bakma’ vasfı elinden alabilir. Bak-mak, dilimizde çok anlamlı bir uyarıdır, unutmayalım. ABD doları da dikkatle bakıldığında her yönden gözdür ve nazar ettiği kişinin göz temasını dolaylı şekilde devralır ve onun yerine geçer. Egemen kapitalizmin bu soyut gücü, ‘nazar etme’ kapasitesi sebebiyle dünyanın pek çok yerinde hüküm sürer, özneler arasındaki ruhsal etkileşimi ortadan kaldırır. Mesela birbirine dolar ile borç verenler, borç alıp vermenin maddi ve manevi yükünden sıyrılırlar. Yerel para ve altın ile alınıp verilmeyen borcun yükü yoktur dolarda.