Birden sis bastırıyor. Gün boyunca pençe pençe vadileri, su boylarını, düzlükleri, orman içlerini, çatıları, yüzleri, böcek kanatlarını yalayıp geren sıcağın son izleri de böylece siliniyor. Yukarılarda, dağların zirvelerinde tabiat bir cenk seferine çıkacakmışçasına hazırlanıyor. Naralar atıyor. Dağın arka yüzünden bastıran hava dalgası daha zirveye varmadan bir süre bekletiliyor. Tabiatın kimyası fizikle işbirliği yaparak nice belgesel yönetmenlerine şapka çıkartacak detaycılıkla kılı kırk yarıyor ve sonra da kendi sihrinin kurgusunu işletiyor. Az önce etrafa sıza sıza, sessizce ve sadakatle gelen akın, aslında bir teselli yumaklanışı. Ondan önce bütün şekiller fiziğin kanunları içinde hapisti. Ağaç ağaç, sandalye sandalye, insan yüzü yüz hatta ses bile sadece sesti....