Bazen geçmiş hiç olmasaydı hiç yaşanmasaydı diye düşünürüz. Bizi bu duyguya sürükleyen bir yığın sebep vardır. Çokça üzülmüşüzdür. İstemeden üzdüklerimiz olmuştur. Anlık patlamalar, ilerisi berisi hesaplanmadan sarfedilmiş sözler. Geç kalışlar. Kalkıp gidişler. Gidemeyişler. Suskunluğun zehirli bir ip misali dudaklarımızı yakıp geçmesi. Yine de bizimdir her yönüyle geçmiş. Hiç yaşanmamış olsaydı diye iç geçirmemiz onu yok saydığımızdan değil aksine daha bir sahiplenmemizdendir. Çoğunlukla da unuturuz zaten geçmişin sevgiden ırak taraflarını. Onları kırk değirmen taşıyla kapatılmış geçitlerde bırakırız. Fakat rüyalar? Birden alınıveren ölüm haberleri? Hiç ummadığınız bir seste can bulan...