Her şehirde her bir vaktin kendisine göre bir cazibesi, güzelliği hep vardır. İstanbul’da yazı bir elem olmaktan çıkarıp bir zevk tecrübesine yükselten akşamüstüleridir. Hatta denilebilir ki güneş salt bu vaktin mucizelerini gösterebilmek için aceleyle daha erken doğar. Biraz sabırsızlığından çokça ateşli kıskançlığından gün boyu her yeri kavurur, ağaçları perişan eder, kedileri, köpekleri miskinleştirip denizi pelteleştirir. Hareket etme kabiliyetine sahip her canlı onun gazabından gölgelere, esintili yerlere, köşelere hasılı nesef alıp vermenin kolaylaşacağı yerlere koşar. Hareket edemeyenlerin vay haline. Rutubetle sıcak bir keçe ustasının hüneriyle vakti evirip çevirir, yerden yere vurur. Ben biraz olsun erken davranıp onunla gizli sözleşme yapanlardanım. Bunu sabah vakti erkenden yürüyüş sırasında dile dökerim. Adeta şehre acıması için ona yalvarırım.