21. yy’da kolayca yana gelmemesi ve geldiğinde oturulup düşünülmesi gereken iki kavramdır kültür ve iktidar. Özde birbirlerine karşı olduklarından dolayı değil varoluş gerekçelerinin ayrılığından dolayı da böyledir. Kültür bir dizi ve çok katmanlı sanat, düşünce, hayat yaratımının sonucunda süzülüp ortaya çıkar. İktidar bu varolanı sahiplenip yönetme, yayma, kendisine benzetme amacını güder. Kültürün dinamiği hareket olduğu halde iktidarın dinamiği korumak ve zaptetmektir. Kültür gerekirse kendisinden vazgeçer ama iktidar sonsuza kadar ayakta kalmak ister. Geçmişte var olmuş hamilik / patronaj sistemi bir kültür ve iktidar uyuşumu karakteri gösterse bile bugünkünden farkı özenilenin iktidar değil kültür olduğu gerçeğidir. Ayrıca Mevlana’nın anlattığı alimin hükümdarı değil hükümdarın alimi ziyareti özgün kültürler tarafından içselleştirilmiştir. Sonuçta kültür iktidarın bir siparişi olamaz.