Hayat sanki çok evvelden yaşanmıştır da biz şaşkınlar dünyada onun parçalarını geri toplamanın sevdasına düşeriz. Arada bir rüya ile gerçek arasında gidip gelmemiz ve bocalamamız bundandır. Bu sebepten dünya da bir bütündür esasında ve ülke ülke, sınır sınır, kültür kültür, dil dil dağılıp parçalanmıştır. Başlangıçta ne ülke vardır ne de dil. Fakat iyi ki vardır. Yoksa tekdüzeliğin çölünde keşfin heyecanı kaybolup giderdi. Lizbon’a bizi indirirecek THY uçağı Atlas Okyanusu’nun da etkisiyle rüzgarda bir kaç kez kuru yaprak gibi savruldu. Sonunda yağmur sağanağının altında yolculuğumuz tamamlandı. Lizbon bir metafor olarak bazı şairlerimizin şiirlerinde boy gösterdi. Biz de Fernando Pessoa yüzünden daha bir sevdik, merak ettik bu şehri.