Bazı nehirlerin şehirleri tam ortadan ikiye böldüğü söylenir. Aslında böyle bir şey yoktur ve bu bir insan yakıştırmasıdır. Doğal yatağında akıp giden nehrin iki yakası adım adım yerleşim yerine dönüşmüş sonra da orayı ikiye ayırmış sayılmıştır. Bir nehir bölmeyi nereden bilsin? Nil hiçbir zaman Kahire’yi ikiye bölmez ki. Hatay, Asi tarafından iki yakaya ayrılmaz ki. İnsan gelir nehrin kanatlarına yük olur. Yatağını değiştirir. Balığını kurutur. Çamurunu cıvıtır. Sağını solunu beton duvarlarla örer. Rengini bulandırır, sesini kısar. Tabiatın kanunu devamlılık ve bütünlük üzerinedir. ‘Ağaç bütün/ Işık bütün/ Meyve bütündür’. Bölmek, iradi, uzun süreli, hedefli bir eylem olarak aklın ürünüdür ve insana aittir. ‘Paramparça’ olan insanın içidir.
Diş, çene, pençe ve patilerini parçalayıp bölmek için kullanan tür tür canlılar da var elbette. Dışarıdan bakılınca onlar da etkili bölücü kabul edilir. Kurt en mahiridir yırtıcıların mesela. Kartal desen başka bir yaman. Fakat bütün bu eylemlerin sebebi beslenme ve hayatta kalma dürtüsüdür. Planlı ve iradi değildir. Suyun akışı kadar doğal. İnsan ki sofraya oturup bir ekmeği böldüğünde ne kadar masumsa öyle. O kadar güzeldir ekmeği...