Ölgün yeşilden doygun sarıya oradan da küt kahverengiye geçen yaprak kümeleri soğuk kış esintisiyle sallanıyorlar arka bahçede. Sert ve tırtıklı karga sesleri, Marmara’nın derinliğinden yükselen şilep homurtusu a karışırken yapraklar daha bir titreşiyor. Tabiatta olduğu gibi hayatta da hiç bir şey birdenbire olmuyor. Süreç ile doğuyor ve süreç ile ölüyoruz. Sürecin sırrına varmak için de tek bir bakış yeterli değil, duygudan akıla, tecrübeden sabra, eleştiriden soru sormaya, tevekkülen isyana değin pek çok hal gerekiyor. Şu yapraklar yokluğa doğru adım adım yaklaşırken mesela bir süreci de taşıyorlar. Geçen ilkbaharda patlayışlarını hatırlıyorum. Sonra gün gün can buluşlarını. Bahçeyi şenlendirip neşeye boğuşlarını. Sadece bir ana inansaydık belki...